30 Tem PARİS’İN YILDIZLARI
Notre Dame Kilisesi
Paris’in tarihiyle özdeşleşmiş yapının temeli 1163’e dayanıyor. Ancak 170 yıllık bir macera sonunda bugünlere kadar gelmiş. Gotik mimarinin en ünlü yapılarından olan katedral, birçok kral, kraliçenin, hatta Napolyon’un bile taht giyme törenine ev sahipliği yapmış. Aynı zamanda Victor Hugo’nun ölümsüz eseri Notre Dame de Paris’ten sinemaya aktarılan Notre Dame’ın Kamburu isimli film sayesinde tüm dünyaca tanınmış. Katedralin batı cephesi ve girişleri en ilgi çekici yerler. Yılda 10 milyon ziyaretçi ile Paris’in en çok ziyaret edilen mekanı.
Sainte Chapelle
Sainte Chapelle adını kendini dizayn eden mimardan almış. 1242 yılında inşa edilmeye başlanmış ve 1247 yılında bitirilmiş. Batı dünyasının en harika mimari eserlerinden Sainte Chapelle, Ortaçağda “cennete açılan kapı” olarak tanınıyormuş. 15 göz kamaştırıcı vitraylı pencerenin yaydığı ışığın parıltısından siz de etkileneceksiniz.
Eiffel Kulesi
Paris’in en ünlüsü. 1887-1889 yılları arasında Fransız Devrimi’nin 100. yılı kutlamaları çerçevesinde, mühendis Gustave Eiffel tarafından inşa edilen kule kentin simgesi kabul ediliyor. 320 metre yüksekliğindeki kulede Paris’i kuşbakışı izleyebilirsiniz.
Sacre Coeur (Kutsal Kalp) Kilisesi
Fransa – Prusya Savaşı’nın ardından, vatanseverliğin yeniden doğuşunu simgelemesi amacıyla dönemin iki önemli iş adamı tarafından yaptırılmış ve kısa bir süre sonra Paris’in önemli yapılarından biri haline gelmiş. Dünyanın en ağır çanlarından birini taşıyan çan kulesi 83 m yüksekliğinde. Alt kattaki mezar odalarından birinde taş bir kabın içinde Legentil’in kalbi saklanıyor. Mutlaka görmeniz gereken bir diğer eser ise Büyük İsa Mozaiği. Merdivenleri çıkmak istemezseniz yanında finiküler de var.
Montmartre
Sanatın eş anlamlısı Montmartre olsa gerek! Bir zamanlar kabareler, revüler, ressamlar, yazarlar, şairler ve öğrencilerin kesişme noktasıyken, bugün de pek çok müzesi ile binlerce turistin ilgisini çekiyor.
Pont Neuf
Pont Neuf (yeni köprü) aslında Seine nehri üzerindeki köprülerin en eskisi. 1606 yılında, IV. Henry tarafından açılışı yapılmış. Onun atlı heykeli de orta kısımda, Ile de la Cité’deki Place Dauphine’nin tam karşısında yer alıyor. 1985’te Bulgar asıllı sanatçı Christo, köprüyü tümüyle kumtaşından renkli bir dokuyla kaplayarak köprüye tekrar farklı bir hava kazandırmış.
Panthéon
Bu etkileyici neo-klasik yapı tüm Latin Mahallesine hakim. Bina 83 m yükseklikte. Demir iskeletli kubbesi, taş kümbetleri ve 3 katmanlı kabuğuyla Londra’daki St Paul Katedrali’nden esinlenerek inşa edilmiş. Fresklerini mutlaka görmelisiniz.
Champ-Elysées (Şanzelize)
Champ-Elysées, Concorde Meydanı’ndan Charles de Gaulle Meydanı’ndaki Arc de Triomphe’a (Zafer Takı) kadar uzanır. Yaklaşık 2 km uzunluğunda cadde paris’in en ünlüsü. Bir zamanların romantik caddesi son yıllarda trafik ve modernleşmenin getirdiği yozlaşmayla; sinemalar, fast-food ve alışveriş mekanlarının istilasına uğradı.
Arc de Triomphe (Zafer Takı)
Champs-Elysées’nin üst çıkışında yer alan zafer takı Fransızların ulusal sembolü. Napolyon Bonapart’ın yeğeni III. Napolyon tarafından yaptırılmış ve imparatorluk ordularının şanına adanmış. Kemerin manzara platformu, Paris’in en güzel görüntülerinden birini sunar.
Versailles Sarayı
Saray XIII. Louis tarafından 1624 yılında av köşkü olarak kullanılmak üzere yaptırılmaya başlanmış, XIV. Louis zamanında tamamlanmış. Barok dönemini en ince ayrıntılarıyla yansıtan saray 20 bin kişilik kapasitesiyle, Avrupa’nın en büyüğü. Sarayın içi renkli mermer, taş ve ahşap oymalar, duvar resimleri, kadife, gümüş ve mobilyalarla süslenmiş. Her özel oda bir Olympos Tanrısı’na adanmış. En göz alıcı yer ise 70 m. uzunluğundaki 17 devasa aynayla dekore edilmiş olan Aynalı Salon. Marie Antoinette “ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler” sözünü bu sarayda sarf etmiş. Pazartesi günleri kapalı. Şehirden 24 km. uzaklıkta. Giriş ücreti 8 €.