31 Ara LİZBON
Lizbon, Akdeniz’e kıyısı olmayan bir Akdenizli, bir masal diyarı. İstanbul gibi bu şehir de yedi tepe üzerine kurulmuş, ihtişamıyla nam salmış tarih boyunca. Yedi tepeden açtığı kollarıyla kucaklamış üzerinde yaşayanlarını.
Kaşiflerin şehri
Tarih boyunca yolu düşmeyen kalmamış Portekiz’e. Keltler, Fenikeliler, Yunanlılar, Romalılar ve Vizigotlar’ın olmuş Portekiz. 711 yılında da Arapların eline geçmiş ve etkisini hala hissedebileceğiniz bir dönem başlamış.
Keşifler zamanında uzak diyarlara giden kocalarını bekleyen gözü yaşlı kadınlara omuz vermiş şefkatle yaslamaları için başlarını… Yalnız kaldıklarında Fado’nun hüzünlü ezgileriyle, kavuştuklarında sevinç çığlıklarıyla çınlamasına izin vermiş yedi tepesinin…
Bizim Boğaz’ın yerini tutamasa da geniş bir nehir var kentin ortasından geçen. Tejo Nehri adı. Hatırı sayılır bir yeri var şehirde. Etkileyici güzellikteki bu doğal liman, gemilere erzak sağlamak için ideal bir yerleşimmiş zamanında. Araştırmacılara göre Lizbon Fenike dilinde “güvenli liman” anlamına geliyor zaten. Hepimizin ihtiyacı olan güvenli limanlardan birini doğa kendisi hazırlamış Lizbonlulara, iltimas geçmiş Avrupa’ nın en ucuna.
Bir pastaneden bir efsaneye
Lizbon’da bir pastanenin bir efsaneye dönüşünün öyküsü var. 1837’de kurulan Belem Pastanesi yani Paşteiş de Belem’den bahsediyorum. Sadece bir küçük turta ile hizmet veriyorlar bunca yıldır. Sadece turta satıyorlar. İçerisi ilk kurulduğu yıllardaki gibi aynı sadelik ve mütevazılıkta. 400 kişilik yer var ama hep tıka basa dolu.
Hafta içi 20 bin, hafta sonları ise 50 bin adet satıldığı söyleniyor. Belem turtası çanak şeklinde milföy benzeri bir hamurun içinde muhallebi kıvamında fırınlanmış özel bir krema aslında. Hazırlaması tam 2 gün sürüyormuş. Üzerine tarçın ya da pudra şekeri ekerek yemeyi seviyorlar. Tarifi hiçbir yere yazılmıyormuş.
Dünya’da bu tarifi bilen yalnızca 4-5 kişilermiş. Hiçbir zaman hepsi bir arada aynı uçağa, aynı arabaya binmez, aynı yemeği yemezlermiş. Gerçekten çok özel olan bu turta gurmeler tarafından dünyada tadılması gereken 20 lezzetin arasında gösteriliyor.
Tüm hüznüyle fado
Fado müziği sever misiniz? Portekiz’e özgü ‘kader’ ya da ‘alın yazısı’ anlamına gelen o hüzünlü fado müziği burada doğmuş. Çevrede “fado evi” denilen pek çok mekan var.
Fado; 19. yüzyıl başlarında Portekizli kadınların aylarca bekledikleri denizci eşlerine duydukları özlem, acı ve mutluluklarını anlattıkları hüzünlü bir müzik türü. Dinleyince sözlerini anlamasınız da bir hüzün kaplıyor içinizi. Aynı bizim arabesk müzik gibi. Acaba burada da kendini jiletleyenler var mıdır şarkı dinleyenlerden?
Ama hüzün değil şehirde eğlence arıyorum derseniz işte size birbirinden özel yerler. Yemek için O Magano, Park Bar, Tentacoes de Goa, Sea Me, Cevicheria, Ramiro’s, Clube Náutico de Belém, Furnas de Guincho’da muhteşem lezzetler tadabilir, Lizbon tarzı dondurmanızı Nanarella, Gelato Daverro veya Santini’ de yedikten sonra Nicolo e Bettina ya da Fábrica’da kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
DAHASI VAR
Şehir hakkında daha fazlasını merak edenler “Lizbon’un Yıldızları” yazıma göz atmayı unutmayın.