30 Haz İŞTİPOL SİNAGOGU
Sürgün Acısından Bugüne…
Sultan Çeşme Caddesindeki İştipol Sinagogu, ne acıdır ki yıllardır yalnız bırakılmış bir tarih. Burası Türkiye’de kalan birkaç ahşap sinagogdan biri. Nadir bulunan bu mimari, uzun yıllardır ne Yahudi cemaatinin ne de tarih meraklısı ziyaretçilerin adresi olabiliyordu. Ama umut verici bir adım ile 40 yıl sonra kapılarını tekrar ibadete açtı.
Paha Biçilemez İstanbul’un 2. sezonu için 40 yıl sonraki ilk ayini özel izinle görüntülemiştik. Yazıyı okuduktan sonra program sekmesine tıklayıp, Edirnekapı bölümümüzden hem ayini izleyebilir hem de benim eşliğimde sinagogu gezebilirsiniz.
Ayin sırasında bir kez daha gördüm ki yaşamayan mekânların, kentin birlik beraberlik iklimine katkı yapması mümkün değil. İstanbul, kendini bu kadar büyük bir mirasın sahibi yapan tüm renklerini yaşattığı sürece, dünyanın en gözde kentleri arasında yer almaya devam edecek. Bize rehberlik edecek birçok örnek ise zaten tarihe not düşülmüş. İştipol Sinagogu’nun geçmişi de bu notlardan birini barındırıyor.
Aslında bu ibadethanenin harcında, sürgün acısı var. Katolik olmaya zorlanan İspanya Yahudileri, 1492 yılında çıkarılan ve “kovma fermanı” olarak da anılan kararla, sürgün yollarına düşürülmüş. Dönemin Osmanlı Padişahı 2. Beyazıd ise kucaklayıcı bir karar alarak vatanlarından ayrılan Yahudilere Anadolu’nun kapılarını hoşgörüyle açmış. Dinlerini değiştirmek yerine düzenlerini bozmayı göze alan Yahudiler, İstanbul başta olmak üzere çeşitli Osmanlı kentlerine yerleşerek yeni bir hayata başlamış. Yahudilerin yerleştiği yerler arasında Makedonya da var.
Ancak yıllar içinde Makedonya’daki Yahudilerden İstanbul’a göçler yaşanmış. İşte bugün kentin tek ahşap sinagogu olarak ayakta kalan İştipol de 17. Yüzyıl başlarında Makedonya’dan gelen İştip Yahudileri tarafından inşa edilmiş. Zaten adı da buradan geliyor. Yapılan ilk sinagog, büyük bir yangından nasibini almış ve kullanılamaz hale gelmiş. 1899’da yenilenerek tekrar kullanıma açılan şimdiki yapı, 1987’de Kültür ve Tabiat Varlıkları koruma kurulu tarafından tescillenmiş.
İstanbul farklı dinlerin ve milletlerin hem kültüründen hem de yeniliklerinden beslenerek gelişmiş bir şehir. Osmanlı’nın kucak açtığı Yahudiler de gerek beraberlerinde getirdikleri bilgi ve deneyimleri gerekse ticari faaliyetleriyle İstanbul’un gelişiminde rol oynamış. Örneğin ülkemizin ilk şehir planlamacısı Aron Angel adında bir Yahudiymiş. Bankalar Caddesi (Voyvoda Caddesi) üzerindeki Kamondo Merdivenleri ise Yahudi Kamondo Ailesi tarafından yapılmış. O zamana dek kamusal hizmet için sebil, çeşme tarzı yapılar tercih edilirken, bu aile iki sokağı birbirine bağlayan merdivenleri yaparak yeni bir şehircilik uygulaması getirmiş. Saray hekimlerinde de Yahudiler ağırlıkta olmuş. Hekim Yakup, Jozef Amon, Moşe Amon, Daniel Fontesca padişahlara doktorluk yapan isimlerden birkaçı…