20 Mar FLORYA VE YEŞİLKÖY
Keyifli Banliyöler
Atatürk Havalanı’nın biraz ötesindeki Florya, İstanbul’un en sakin semtlerinden. Çok sayıda müstakil ahşap evin olduğu Yeşilköy de Florya gibi huzuru tercih edenlerin mekanı. Eski ismi Ayastefanos olan semt, o dönem burada yaşayan ve yeşiline hayran kalan Halid Ziya Uşaklıgil’in önerisiyle bugünkü adını almış.
Bazılarına göre Florya adını, burada bir av köşkü yaptıran Kanuni Sultan Süleyman’ın Başdefterdarı İskender Çelebi’nin doğduğu yer olan Arnavutluk’taki Florina’dan almış. Bazı kaynaklar ise Yunanca “Florion” dan geldiğini söylüyor. Florya Marmara Denizi kıyısında uzanan güzel bir kumsala sahip, deniz kıyısındaki restoranları birinci sınıf bir kahvaltı ya da güzel bir akşam yemeği yemek isteyenlerin popüler mekanları.
Yemyeşil doğası ve pastel rengi ahşap evleri ile Yeşilköy lüks kavramının gösterişten uzak ve zarif olabileceğinin de kanıtı. Gürültülü havaalanına yakınlığına rağmen İstanbul’da yaşanacak en güzel yerlerden biri olarak kabul ediliyor.
Deniz Köşkü
Florya Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Atatürk’ün ilgisini çekmiş. Belediye Atatürk’e armağan edilmek üzere bir köşk yaptırmaya, bunun için de bir proje yarışması açmaya karar vermiş. Yarışmayı kazanan mimar Seyfi Arkan’ın Avrupa Bauhaus etkisiyle yaptığı ve 1935 senesinde açılan köşkte, farklı zamanlarda toplam 42 gün geçirebilmiş Atatürk. Aralarında İngiltere Kralı VIII. Edward ve eşi Mrs. Simpson’ın da olduğu bazı üst düzey konukları burada ağırlayan Atatürk’ün ölümünden sonra cumhurbaşkanları İsmet İnönü, Celal Bayar, Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk ve Kenan Evren tarafından kullanılmış köşk. Atatürk’ün kaldığı zamanki eşyaları ile bir Atatürk Müzesi’ne (Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri açık) dönüştürülen köşkte daimi bir “Atatürk İstanbul’da” sergisi yer alıyor.
Florya Sosyal Tesisleri
Bu sıradan isme bakıp aldanmayın, gerisinde kafeler, restoranlar, çocuk oyun alanları ve çiçek bahçelerinin yer aldığı harika bir park var. Daha da ötesi; burası misafirlerin ayakkabılarını çıkartarak dolaştığı yarı değerli taşlarla döşenmiş, Türkiye’nin ilk Refleksoloji Parkı. Sizi taşıyan ayaklarınıza dinlenme ve masaj şansı verin, taşların üzerinde yürüyün.
Ayastefanos’tan Yeşilköy’e…
Bugünkü Yeşilköy, Bizans döneminde Aya Stefanos olarak adlandırılmış. İlk Hıristiyan şehidi Aziz Stefan’ın kemiklerini taşıyan gemi Roma’ya giderken fırtına nedeniyle burada durmak zorunda kalmış ve küçük balıkçı köyünün adının da belirlenmesine neden olmuş. Haçlıların Latin Ordusu İstanbul’a saldırıyı başlatmak için 1203 senesinde burada karaya çıkmış. Şehrin işgali de bir sene sonra 1204’de gerçekleşmiş.
XIX. yüzyılda tüm köy padişahın hediyesi olarak bir Ermeni aileye, Dadyanlara verilmiş. Kırım Savaşı sırasında burada kalan Fransız askerleri, şehirdeki üç deniz fenerinden birini buraya inşa etmişler. Bir çok önemli, tarihi olaya tanıklık etmiş Yeşilköy. Osmanlı İmparatorluğu’na karşı bağımsızlığını ilan eden Bulgarlara yardım için 1876 senesinde Rus ordusu ilçeye girmiş. Sultan II. Abdülhamid barış istemek zorunda kalmış. Simeonoğlu ailesine ait muhteşem bir ahşap konakta imzalanan ve Osmanlı için çok ağır koşullar içeren 1878 Ayastefanos Antlaşması ile yeni Bulgaristan’ın sınırları Tuna Nehri’nden Ege Denizi’ne kadar çizilmiş. Sultan II. Abdülhamid’in Selanik’e sürgüne gönderilme kararı İttihat ve Terakki Cemiyeti (Jön Türkler) tarafından 1909 senesinde yine burada alınmış.
93 Harbi (Rumi Takvim’e göre 1293 yılında yapıldığından) olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında batıda Yeşilköy’e kadar ilerleyen Rus ordusu, ölen askerlerinin anısına 1895 senesinde Rus mimarisinin tüm özelliklerini yansıtan, Rus kilisesine ait motiflerle süslü bir anıt yaptırmış. Yapılma aşamasında Rus ve Osmanlılar arasında büyük çekişmelere neden olan anıt, Osmanlılar tarafından bir yenilgi simgesi olarak görüldüğü için 14 Kasım 1914’de törenle yıkılmış. Fuat Uzkınay bunu filme çekmiş ve “Ayastefanos‘taki Rus Abidesi’nin Yıkılışı” Türk Sineması’nın ilk filmi olarak tarihteki yerini almış.
Bugünkü Yeşilköy
XIX. yüzyıla ait bir çok güzel, ahşap ev tamir edilip boyanmış, günümüzde çok sayıda dükkana ve akşamları hoşça vakit geçirmenizi sağlayacak bar ile restorana ev sahipliği yapıyor. Cümbüş Sokağı’ndaki Katolik St. Stephen Kilisesi’ne uğradığınızda altarının üstünde yer alan Aziz Stefan’ın 34 veya 35 yılında taşlanarak öldürülmesini anlatan tabloyu görmeden ayrılmayın. Köşeyi döndüğünüzde karşınıza çıkacak küçük liman, harika bir Prens Adaları manzarası armağan ediyor misafirlerine . İnci Çiçeği Sokağı’nda Surp İstepanos Ermeni Kilisesi, Mirasyedi Sokak’ta da Ayios Stefanos Rum Ortodoks Kilisesi var. Dolayısıyla tüm kiliseler farklı mezheplere ait olmalarına rağmen Aziz Stefan’a ithaf edilmiş.
NASIL GİDİLİR?
Ya Cankurtaran İstasyonu’ndan banliyö trenine, ya da Tarlabaşı Bulvarı’nın Taksim tarafından, çiçekçilerin ilerisinden Florya veya Yeşilköy dolmuşuna binin.
Kaza Kurşunu
1816’da Malta’da doğan ressam Amadeo Preziosi 1842’de İstanbul’a geldi. Rum bir kadınla evlenip Beyoğlu’na yerleşti. Yeşilköy’ün o dönemdeki ormanlık arazilerinde avlanırken yanlışlıkla kendini vurdu ve ertesi gün öldü. Yeşil Zeytin Sokağı’ndaki mezarlığa gömüldü. Pera Müzesi’nde İstanbul’daki Sokak hayatını anlatan eserlerinin bir kısmını görebilirsiniz.