30 Haz EDİRNEKAPI
İstanbul’u İstanbul yapan en önemli özelliklerden biri, yüzyılların biriktirdiği kozmopolit doku. Şehre çok boyutlu bir yapı kazandıran, farklılıkların hoşgörüyle birlikteliğini sağlayan sayısız hazineye sahip olmakla birlikte, günümüzde bu zenginliği yaşatmaya ne kadar emek verdiğimiz ne yazık ki tartışılır… Üç ayrı inancın eşsiz bir tarihi miras ile buluştuğu semt olan Edirnekapı, bu kozmopolit dokunun en güzel örneğinin görüldüğü semtler arasında. Mimar Sinan dehasından miras Osmanlı’yı, ülkemizin nadir ahşap sinegoglarından İştipol’ü ve Bizans’ın yadigârı muhteşem Kariye’yi barındıran İstanbul’un eşsiz semtlerinden biri.
İstanbul için en çok kullanılan tanım “yeditepe”dir. İstanbul’un üzerine kurulduğu 7 tepenin 6.’sı olan Edirnekapı ise 77 metrelik yüksekliği ile şehri görebileceğiniz en yüksek nokta. Hem Bizans’ta hem de Osmanlı’da imparatorların gözdesi olmuş bir semt. Farklı milletlerden ve dinlerden gördüğü özenin bıraktığı izleri hala taşıyor.
Bizans’ta, imparatorların sefere çıkarken ya da seferden dönerken kullandıkları tören kapısıymış. O dönemdeki adı Harisius. Bugünkü adınınsa bu isimden evrilerek geldiğini söylemek tahmin edersiniz ki olası değil. Şimdiki adını Osmanlı zamanında, Edirne’den gelenlerin İstanbul’a girdiği kapı olduğu için almış. İstanbul’un fethindeki çarpışmalarda, ilk gedik bu kapıda açılmış ve Fatih’in atının üzerinde şehre ilk girdiği yer olmuş. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, padişahların Eyüp Camii’nde kılıç kuşandıktan sonra şehre girmek için kullandığı kapı da yine burasıymış.