29 Tem BUHARA
Buhara zamanın mola verdiği şehirlerden, adı Sanskritçe’de Budistlerin tapınma yeri, Farsça’da ise gurur anlamına geliyor. 1997 yılında kuruluşunun 2500. yıldönümü kutlanmış. Buhara ’nın girişinde Cumhurbaşkanı rezidansı olan Ak Ev var, onun biraz ilerisinde de inancı kalbine nakşettiği için Bahattin Nakşibendi adını alan Nakşibendi şeyhinin türbesi bulunuyor.
Şehri 1220’de Moğollar istila etmiş. 14. yüzyılda Timuriler döneminde cami ve medreseler yapılmış. Buhara emirleri Ruslar öncesindeki son yöneticiler olmuşlar. Geçmişte büyük bir nüfusa sahip Buhara Yahudileri’nin sayısı SSCB’nin dağılmasıyla beraber 1990’larda çok azalmış, şu anda birkaç yüz kişilik bir cemaat var ama mahalleleri ve sinagogları hala duruyor. Kızılkum Çölü’nün ortasındaki vaha olarak geçen şehirdeki kışlık resmi ikametgah olan Ark Kalesi, Yazlık Saray, İsmail Samani Türbesi Buhara’da görülmesi gereken yerler arasında.
Kalenin karşısındaki Bolo (Yüksek) Havuz Camii gerçekten muhteşem bir yapı. 47 metre yüksekliğindeki Kalon (Büyük) Minaresi ve civarı şehrin en etkileyici kısmı. Minareyi Özbekistan’ın Mimar Sinan’ı sayılan Usta Bako yapmış. Bilim adamı İbn-i Sina ve şair Firdevsi’nin de etkisinde kaldığı şehre gelen kervanlar yollarını kolay bulsunlar diye minarenin tepesinde geceleri ateş yakmışlar. Özbekistan’ı yakıp yıkan Cengiz Han bile kuleyi yıkamamış. 288 kubbeli Kalon Camisini Ruslar gübre deposu olarak kullanmışlar.
Cuma ve bayram namazları için özellikle bu 10 bin kişilik cami tercih ediliyor. Buradaki meydanda 1536 yılından kalma Mir Arap Medresesi de bulunuyor. Bu medrese Sovyet döneminde kapatılmayan nadir medreselerden biri olmuş.
Geçmişte Buhara ’da yüz medrese ve burada eğitim gören 10 bin öğrenci varmış. Kalon Minaresi’nin hemen yakınlarında da ilginç bir Kuyumcu Pazarı (Taqi Zargaron) var. Buhara ’da çarşıları dört yol ağzına yapmışlar. İç içe iki kubbeden oluşan yapı tarzı sıcağı geçirmemiş, dört kapı ise rüzgarı çarşılara taşımış. Böylelikle çok sıcak bir şehirde kapalı ve serin meydanlar yaratmışlar. Buhara’ya da “bin kubbeli şehir denmiş.
Şehirdeki en güzel yapılardan biri Char Minar yani Dört Minare. Medresesi yok olmuş ama dört minareli küçük cami hala duruyor. 1891’de inşa edilen Feyzullah Hocayev evi ise Buhara’nın ara sokaklarına gizlenmiş bir mücevher. İçinde dolaşırken kendinizi Birgi’deki Çakır Ağa Konağı’nda gibi hissediyorsunuz. Şehirde İstanbul Magazini (Mağazası) olarak geçen büyük bir çarşı da var. Dolaşırken satıcılar “oling, oling” diyorlar, sonradan anlıyorsunuz “alın, alın “ demek istediklerini.
Eskiden Buhara’da 200 civarında havuz varmış. Veba dolayısıyla ortalama ömür 32’ye düşünce Ruslar havuzların tamamını kapatmış. Bunlardan Lyabi Havuz halen duruyor ve şehrin tam merkezinde yer alıyor. Bu civardaki eski medreselerde kukla ve müzik eşliğinde moda gösterileri de yapılıyor.