11 Ara BRÜKSEL’İN YILDIZLARI
Brüksel mimarisi, tarihi, kültürel dokusuyla keşfedecek çok şey saklayan bir rota. Şehirde mutlaka görmeniz gerekenlere yakından bakalım.
Grand Place
Her yol Roma’ya çıkar misali Brüksel’de de her yol 15. yüzyıldan kalma Grand Place’a çıkıyor. Bu büyük meydan kafeleri, alışveriş merkezleri ve Ortaçağ’dan kalma göz alıcı yapılarıyla kentin merkezi. Ara sokakları şehrin ipuçlarıyla dolu. Loncalar için yapılan ve her birinin ayrı hikayesi olan binalara dikkatle bakın, çünkü üstlerinde ilk yapım yılları yazılı. Hatta Voltaire’in bir süre kaldığı binayı ancak küçük yazıyı görünce anlayabilirsiniz. Bu tarih kokan binalar şu an müze, belediye binası hatta hediyelik eşya dükkanı olarak kullanılıyor. Yazın burada çiçek pazarı kuruluyor, akşam konserler düzenleniyor. Ağustos ayında kutlanan “Tapis de Fleurs” (Çiçekler Halısı) zamanında etraf çiçek bahçesine dönüyor.
Hotel De Ville
Grand Place Meydanı’nda yer alan binaların en görkemlisi olan Gotik yapı, aslında belediye binası. Yapının kulesi sayesinde şehirde yönünüzü kolayca buluyorsunuz. 1695’te Fransız bombalarının hedefi olmuş ama ilginçtir etrafı hasar görmüş, binaya bir şey olmamış!
Manneken-Pis
Grand Place Meydanı’ndan birkaç yüz metre ötede Rue de l’Etuve’de yer alan ve tarihi 16. yüzyıla dayanan işeyen çocuk çeşmesi. 1619 yılında Jerome Duquesnoy tarafından yapılmış. Kentin simgesi sayılıyor. Bira Festivali zamanında çeşmeden su yerine bira akıyor.
Atomium
1958 yılındaki Dünya Sergisi için mimar Andre Waterkeyn tarafından yapılan Atomium 102 metre yüksekliğinde. Atomun 165 milyon kez büyütüldüğü yapıda -eğer açık havayı yakalayacak kadar şanslıysanız- teleskopla Eyfel Kulesi’ni bile görebilirsiniz.
Mini Europe
Brüksel’de ufak bir Avrupa turu yapma şansını sunan açık hava gezisinde Avrupa’daki ülkelerin turistik yerlerinin minyatürlerini görüyorsunuz. Üstelik Mini Europe sayesinde ilginizi çeken şehirleri belirleyebilir ve kendinize gerçek bir Avrupa seyahat rotası çıkarabilirsiniz. Mini Europe Bruparck’ın içinde yer alıyor.
Güzel Sanatlar Müzesi
Orijinal adı “Musees Royaux de Beaux-Arts” olan müzede eski ve yeni sanatçıların eserleri bir arada. Bruegel, Magritte, Rubens ve Delvaux’nun tabloları hoş bir kontrast yaratıyor. Sürrealizm 1920’lerin Paris’inde ortaya çıktığında Rene Magritte ve Paul Delvaux bu akımın Belçikalı temsilcileri olmuş. Müzede bulunan Hieronymus Bosch tabloları çok çarpıcı.
Çizgi Roman Müzesi
“Centre Belge de la Bande Dessinee” adıyla bulabileceğiniz müzenin sadece koleksiyonu değil binası da özel. Belçika’nın Gaudi’si sayılan, Art Nouveau’nun babası Victor Horta’nın yaptığı binada yer alıyor. Horta dünyanın ilk eğlence kompleksi olan Palais des Beaux-Arts’ın da (Güzel Sanatlar Sarayı) mimarı. Ayrıca St-Gilles’deki evi müze haline getirilmiş ve görülmeye değer. 2004 yılında 75. doğum günü kutlanan Tenten’in Çizgi Roman Müzesi’nde zengin bir koleksiyonu var. Müzenin dükkanında farklı hediyelik eşyalar bulabilirsiniz.
Afrika Müzesi
1960’a kadar Belçika’nın sömürgesi olan Kongo’yu hissetmeniz için farklı bir müze. O döneme ait günlük objelerin yanında sadece belgesellerde görebileceğiniz değişik hayvan ve böcekler sergileniyor. Sömürülen ülkeleri, sahip oldukları doğal kaynakları ve sömüren devletleri görebileceğiniz bir anlatım var.
DAHASI VAR
Şehir hakkında daha fazlası için Brüksel yazıma göz atmayı unutmayın!