30 Eyl BOLOGNA
Beklentimi yüksek tutmadan gittiğim ama sürprizleriyle beni şaşırtan kentleri seviyorum. Bu listeye en son Bologna’yı ekledim. İtiraf ediyorum uzaktan izlenimim klasik bir Ortaçağ kenti olduğu yönündeydi ama yanılmışım.
Özellikle keyifle yürüdüğüm caddelerine ve mimarisine bayıldım. Arkatların sardığı sokaklarda kemerlerin arasından geçerek şehri keşfetmek harika. Bir de yolunuza sürekli küçük ve birbirinden şirin dükkanların çıktığını düşünürseniz, Bologna’yı sevme listesinin ilk maddesine bu keyfi yazmak gerektiğini anlarsınız.
Kesinlikle Bologna’da yapılacak en güzel şey sokak aralarında kaybolmak. Burası acaba nereye çıkacak diye düşünmeden, haritalara bakmadan o sokak senin bu sokak benim yürüdüm, iyi ki de öyle yapmışım. Saptığım her yer nefis manzaralar çıkardı karşıma.
İstanbul’a Tarih Yolculuğu
Yürüyüşün şehir merkezinden tren garına olan istikametinde İtalya’nın ulusal kahramanı Giuseppe Garibaldi’yle selamlaşıyorsunuz. Ülkenin birliğini sağlayan isim Garibaldi. Heykeli ile karşılaştığımda ise aklıma hemen İstanbul geldi. Hayır İstanbul aşkımı her yere sıkıştırmaya çalıştığımdan değil, Garibaldi 3 yıl İstanbul’da yaşadığından.
1828-1831 yılları arasında İstiklal Caddesi Eski Çiçekçi Sokak’taki 17 numaralı evde kalmış. O evin hemen yakınında ise geçirdiği uzun restorasyonun ardından bir kültür merkezi işleviyle İstanbul’a kazandırılan Casa Garibaldi binası var. 19. yüzyılda yapılan bu bina, o dönem hızla yayılan İtalyan İşçi Yardımlaşma Cemiyeti’nin ülkemizdeki şubesi niteliğinde. Casa Garibaldi’yi 2013 yılında İtalyan Düşünür Umberto Eco da ziyaret etmişti.
Neptün’ün Mızrağı
Tekrar Bologna sokaklarına dönersem, heykelin hemen karşısında tiyatro binasını göreceksiniz. Yolu yürümeye devam ettiğinizde ise sizi çok güzel bir meydana çıkaracak. Ve karşınızda görkemli bir heykel daha göreceksiniz. Roma mitolojisinde Neptün, Yunan mitolojisinde Poseidon olarak geçen denizlerin efendisine adanan heykel meydanı süslüyor. Neptün figüründe ve yapılan heykellerde, elinde tuttuğu mızrak hemen dikkat çeker. Hatta adresi Atina olan mitolojik bir anlatıya göre zeytin ağacı ilk kez o mızrağı yere vurduğunda çıkar. İşte mızrağın ucu ünlü araba markası Maserati’nin sembolü.
Meydanlarda Hayat Var
Meydanda sadece heykel değil insan hareketliliği de çarpacak gözünüze. Şehir yaşamının parçası olmak ve yerli halk arasına karışmak için ideal nokta meydan. İtalyanca “piazza” diyorlar; bizdeki “piyasa yapmak” tanımı da melez bir tabir ve buradan geliyor.
Bologna’ya “kızıl şehir” diyorlar. Şehrin mimarisinde ateş rengi tuğlalarla yapılan binaların fazlaca oluşu bu ismin verilmesinin nedeniymiş. Meydandaki devasa Assinelli Kuleleri ise görkemiyle hayran bırakıyor. 12. yüzyıldan yadigar kuleleri, dönemin zengin aileleri güç gösterisi olarak yaptırmış.
BİTEMEYEN BAZİLİKA
San Petronio Bazilikası şehrin en görkemli yapısı. 14. yüzyıl sonunda inşasına başlanan gotik yapı, hala tam olarak bitirilmemiş. Tıpkı İspanya’daki Sagra da Familia gibi kaderi. “Dünyanın en büyüğü olsun” diye iddialı başlanınca, bir türlü bitirilemiyor demek ki! Bu kilisenin yapımına başlandığında da yeteri kadar görkemli olmadığı için projelerden birçoğu iptal edilmiş, yenileri çizilmiş.
ÜNİVERSİTELERİN ATASI
Bologna akademik dünya için önemli bir adres ve kimliğini belirleyen önemli unsurlardan birinin eğitim olduğunu hissettiriyor. Dünyanın en eski akademik kurumlarından olan Bologna Üniversitesi’nin burada olmasının etkisi… Mezunları arasında Dante’den, Kopernik’e, Erasmus’a kadar dünya tarihinde iz bırakan birçok isim var. Bir de şehirdeki kitapçılar çok güzel. Mutlaka içlerine girin, rafların arasında biraz vakit geçirin.