11 Haz BİTLİS
Bir zamanlar kıymeti anlaşılamayıp biraz geri planda kalmış olabilir ama 90’lar boyunca çok çabaladı Bitlis… Anayoldan şehre hiç uğramadan geçip gidenlere meydan okurcasına, elindeki değerlerin önce kendi farkına vardı, sonra da dünyaya tanıttı. Bitlis’in cazibesi tarihi dokusuyla kendine çekiyor meraklı gezginleri.
Önce Uçak Sonra Otobüs
Bitlis’i görmek sevindirici çünkü hala otantikliğini koruyan yerlerden biri. Ulaşım için en kolay yol, uçakla Muş’a ya da Van’a kadar gidip oradan bir otobüse atlamak. Muş-Bitlis arası otobüsle 1 saat kadar, Van’dan Muş’a karayoluyla ulaşmaksa yaklaşık 3 saat sürüyor.
Liz’in Yurdu
Bitlis’in ismi tarih boyunca pek değişmemiş sayılır… Asurlular, Bit-Liz ya da Bet-Liz (Liz’in Yurdu veya Liz’in Kalesi); Persler, Bad-Lis demişler şehre. Kulağa tek farklı gelen isim Ermenilere ait.
Onlar Pageş (Pagişi) adını vermişler. Evliya Çelebi ise kentin adını Büyük İskender’in hazinedarlarından Bedlis’ten aldığını yazmış.
Meşhur Türkünün Hikayesi
Bitlis denince akla gelen ilk şeylerden biri o meşhur türkü. Evet “Bitlis’te Beş Minare” türküsünden bahsediyorum; hikâyesi de ezgisi kadar acıklı. 20. yüzyıl başlarında Bitlis’i işgal eden Ruslar tarafından birçok aile göçe zorlanmış. Bir baba ve oğul geride nelerin kaldığını, neler olup bittiğini anlamak için geri dönmüş. Baba bir tepede beklerken oğlunu şehre göndermiş. Oğul beş minare dışında şehirde her şeyin yıkıldığını söyleyince babanın dudaklarından bu türkü dökülmüş: “Bitlis’te beş minare, beri gel oğlan beri gel.”
5 Minarenin İzinde
Bir tepenin eteklerine kurulu Bitlis’i keşfederken meşhur beş minarenin izini süreceğiniz bir rota yapabilirsiniz. Tatvan’dan gelirken yol sizi beş minareden ilkine götürecek. Aralarında en güzeli olduğu söylenen bu minare, Gökmeydan Camisi’ne bitişik.
Mardin’in nispeten daha ünlü camilerini andırmasına rağmen, bu camide Mardin’in bal rengi taşlarının yerine, Bitlis’e has Ahlat taşlarına rastlıyoruz. Bu nefes kesen minarenin yanındaki caminin sıradanlığı hayal kırıklığı yaşatıyor.
İhlasiye Medresesi
Çok kısa bir yürüyüş sonrasında İhlasiye Medresesi’ne varacaksınız. 1589’da 5. Şeref Han’ın yaptırdığı medrese Selçuklulara özgü kapıları ve mimarisiyle ayırt ediliyor. İçeride 14 ve 15’inci yüzyıllara ait birçok önemli şahsiyetin türbesi var.
En Eski Minare
Meşhur beş minarenin ikisi mimari açıdan daha az ilgi uyandıran Kalealtı Camisi ve Meydan Camisi’ne ait. Türküde sözü geçen minarelerden en eskisi ise şehrin çarşısındaki Ulu Cami’nin yanında yer alan görkemli minare. Yapımı, 1150 yılına uzanıyor.
DAHASI VAR!
Şehir hakkında daha fazlası için “Bitlis’in Tarihi Mirasları” yazıma göz atmayı unutmayın!