29 Tem 10 ADIMDA PRAG
10 ADIMDA PRAG
Çek Cumhuriyeti’nin 1993’ten beri kat ettiği mesafe gerçekten takdire şayan. Ülkenin başkenti olan Prag, Vltava Nehri’nin iki yakasında kurulmuş. Kontes Libuse Prag için “Görkemi yıldızlara ulaşacak büyük bir şehir görüyorum” demiş. KöprülerŞehri de denilen bu büyülü kentin tarihi M.Ö. 4000’ li yıllara dayanıyor.
Eski Şehir (Stare Mesto)
Şehrin batı yakasında yer alan Stare Mesto, aynı zamanda tarihi merkez olarak da kabul ediliyor. Daracık, arnavut kaldırımlı sokaklarında yürürken ortaçağın gizemini, efsununu ve yoğun karamsarlığını hissediyorsunuz. Sokaklar sizi Eski Şehir meydanına (Staromestske Namesti) ulaştırıyor. Sekiz muhteşem kulenin çevrelediği meydanın tam ortasında ülkenin en ünlü ilahiyatçısı Jan Hus’un heykelini göreceksiniz. Meydanda aynı zamanda II. Dünya Savaşı sırasında hasar görmüş Eski Belediye Binası (Staromestske Radnice) ile onun karşısında Tyn Kilisesi yer alıyor. Dışı gotik, içi barok tarzda olan, asimetrik kuleleriyle yeryüzünün dişi ve erkek özelliklerini temsil ettiği söylenen bu muhteşem kilisede ünlü gökbilimci Tyco de Brahe’nin mezarı bulunuyor. Tarihe dokunmanın verdiği keyfi, meydandaki kafé ve publardan birine oturarak perçinleyin.
St. Nicholas Katedrali
14. yüzyılın ikinci yarısında, IV. Charles tarafından yaptırılan bu küçük katedral sizi kristal avizesi ve zarif tavan freskleriyle büyüleyecek. Bahçesinde dolaşırken Prag’ta olmanın ayrıcalığını hissedeceksiniz.
Astronomik Saat
Hazır Eski Şehir meydanına gelmişken 15. yüzyılda Jan Huss tarafından inşa edilen, üzerinde 12 havari heykeli bulunan, zamanı hem Gotik numaralarla hem de günümüz rakamlarıyla gösteren astronomik saati mutlaka görün. O dönem Praglıların en büyük korkuları; Türk istilası (elindeki sazla sefahat ve zevki temsil eden heykel), ölüm, açgözlülük ve kibirmiş, bunlar da dört heykelle temsil edilmiş! Saatin en büyük özelliği, saat dışında ayları, günleri ve burçları da göstermesi.
Charles Köprüsü (Karluv Most)
Köprüler şehri olarak da bilinen Prag’ın “görülmezse olmaz”larından. Kral IV. Charles tarafından13. yüzyılda şövalye dövüşleri için yaptırılan Vltava Nehri üzerindeki bu köprüden geçmek tarihte yolculuk gibi. 19. yüzyıla kadar şehrin tek köprüsü olan ve üzerindeki 33 heykel ve kabartmanın bulunduğu Karluv Most, gün doğumu ve gün batımında, doyumsuz bir güzellik vaat ediyor. Turistlerin yoğun ilgi gösterdiği köprüde göreceğiniz müzisyenler, ressamlar ve hediyelik eşya satıcılarının görevi ise sizi geçmişten günümüze döndürmek.
St. Vitus Katedrali (Katedrale Sv. Vita)
Yapımına 1344 yılında başlanmasına rağmen veba ve savaş gibi nedenlerle ancak 1929’da tamamlanmış olan bu muhteşem yapı, Avrupa’nın en eski ve en görkemli kiliselerinden. Yapımının çok uzun senelere yayılmasının sonucu olarak Neo-gotik, Rönesans ve Barok özellikleri birarada taşıyan katedrali gezmeye dış cephesindeki şeytan figürlerini inceleyerek başlayın ve ışıkla oyun oynamak için sizi bekleyen vitraylarını sakın kaçırmayın. Güney kulesindeki 287 merdiveni tırmanıp büyüleyici manzarayı seyredebilir ya da katedralin altındaki bölüme inip inşaatı başlatan Kral IV. Charles’in mezarını ziyaret edebilirsiniz.
Mala Strana (Küçük Şehir)
Kalenin eteklerinde Barok tarzı evler ve zarif bahçelerden oluşan bölge, dönemin zengin ve aristokratları için kurulmuş. 1500’lü yıllarda geçirdiği bir yangınla tahrip olan Mala Strana, amaçları krala yakın olmak olan asillere ev sahipliği yapmak için tekrar inşa edilmiş. Meydanında (Malastranske Namesti) küçük butikler, kiliseler, yerel Çek pubları ve lokantaları bulabileceğiniz Mala Strana, aynı zamanda harika bir nehir manzarası da sunuyor. Küçük Şehir, 1419’daki savaşta ve 1514’teki büyük yangında zarar görmüş, harap olan binaların yerini Rönesans tarzı yapılar almış. Mala Strana cazibesini büyük ölçüde 17. ve 18. yıllardan kalan eserlere borçlu.
Prag Kalesi (Prazsky Hrad)
870 yılında inşa edilen kale, Prag’da yerleşimin ilk başladığı yer olarak kabul ediliyor. Her ne kadar yapımına kale olarak başlansa ve adını bundan alsa da, bina zamanla bir şato haline dönüşmüş ve Çek krallarının ikametgahı olmuş. Rönesans, Barok ve Neo-klasik tarzların güzel özelliklerini bir arada taşıyan kalede, Prag’ın dillere destan bahçelerini de ziyaret edebilirsiniz. Sanatı desteklemesiyle tarihe geçen II. Rudolf’un koleksiyonu da burada bulunuyor.
Narodni Müzesi (Ulusal Müze)
19. yüzyıl başlarında yapımına başlanan bina ancak 1880 yılında tamamlanmış ve birçok kez Milli Parlamento olarak kullanılmış. Neo-rönesans tarzında inşa edilen müzede Bohemya, Moravya ve Siesya bölgelerinden eserler bulabilirsiniz. Dünya tarihi ve Çek Cumhuriyeti tarihinin detaylı bir şekilde sergilendiğini göreceksiniz.
Wenceslas Meydanı (Vaclavske Namesti)
929 yılında öldürülen ve sonraki yıllarda Çek milliyetçiliğinin sembolü haline gelen Bohemya kralı Wenceslas’tan adını alan tarihi meydan, günümüzde son derece hareketli. Ulusal Müze’nin de bulunduğu meydan, 1918’de Çekoslovakya’nın ilanı, 1968’de Sovyet tanklarının gelişi, 1989’daki kadife devrim gibi birçok önemli olaya ev sahipliği yapmasıyla hafızalarda.
Yahudi Meydanı (Josefov)
1939’da Nazilerin yönetimine geçen şehirde, 120 bin kadar Yahudi’nin hayatını toplama kamplarında kaybettiği biliniyor. Eski Şehir içinde yer alan Josefov, Avrupada’ki en eski, bazı yazarlara göre ise en ilginç Yahudi yerleşim yeri. Yahudiler 10. yüzyıldan itibaren buraya yerleşmeye başlamışlar. 16. ve 17. yüzyıllara gelindiğinde Avrupa’daki en büyük Yahudi gettosu Prag’taymış. Yahudiler’in yaptığı sinagoglar (Maisel, İspanyol, Pinkas ve Stranova) ve dünyanın en eski Yahudi mezarlığı görülmeye değer.