21 Mar YENİKAPI VE SAMATYA
Büyük Liman’ın İzinde
Bizans’dan beri büyük bir limana ev sahipliği yapan Yenikapı, bugün Marmara Adaları, Bursa, Yalova ve Bandırma’ya giden deniz otobüslerinin de iskelesi. Geçtiğimiz yıllarda buradaki arkeolojik kazıda, Orta Çağa ait gemiler bulundu. Komşu Samatya bir zamanlar Ermeni Patrikhanesi’ni barındırmış bağrında. Bizans manastırları içinde en önemlilerinden olan Studios’un kalıntıları da Samatya’da bulunuyor.
Yenikapı
İlk görüşte Kennedy Caddesi’ne sıkışmış küçük bir semt izlenimi veren Yenikapı, İmparator Theodosius’un (379-95) döneminde yapılmış olan büyük, taş duvarlı, Theodosius (Eleutherios) Limanı nedeniyle son derece önemli bir tarihe sahip. Sık sık çamurla dolan liman 1500’lü yıllardan sonra kullanılmayınca bölge bostanlarla dolmuş. Yenikapı’daki Üsküdar’dan Sarayburnu’na Boğaz’ın altından tünel yapma projesi olan Marmaray, ilk olarak 1860’larda tasarlanmış. Yenikapı proje tamamlandığında gerek şehir içi ulaşımda gerekse banliyölere ulaşımda Kabataş gibi önemli kavşaklardan biri haline geldi.
Buradaki istasyonun inşaat çalışmaları sırasındaki kazılarda Bizans Limanı bulundu. Tüm dünyada büyük heyecan yaratan kazılarda dünyanın en büyük antik limanı ve tarihleri V. ve XI. yüzyıllar arasında değişen 34 gemi kalıntısı ortaya çıkarıldı. Üstelik gemilerin üstündeki yükleri bile duruyordu. Çamurun içinde hiç bozulmadan günümüze ulaşan gemi enkazlarından çıkanlar ve kazı çalışmasının fotoğrafları İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde görülebilir. Buradaki bulguların tamamının devamlı sergileneceği yeni bir müzenin ise proje kapsamında bu yeni durağın yanında yapılması düşünülüyor. Deniz Arkeolojisi Enstitüsü’ne göre Yenikapı’daki çalışmalarda elde edilen bulgular, Bizans gemi yapımı ve deniz ticaretinin Konstantinopolis ve geç Roma dönemi tarihindeki rolünü yeniden yazdırabilir.
Samatya
Yakınındaki Kumkapı gibi, Samatya da adını bir zamanlar burada yoğun olarak mevcut olan kumdan almış; ismi Yunanca’da kumlu anlamına gelen “psamathion”nun değişerek günümüze ulaşmış hali. Resmi olarak semtin adı Kocamustafapaşa, ama insanların çoğu hala “Samatya” diyor. Samatya, Tarabya, Pendik ve Langa gibi Bizans zamanından günümüze gelen ender semt isimlerinden.
Samatya’nın merkezindeki meydan hala çok güzel, etrafındaki bölge ise Nuri Bilge Ceylan’ın ödüllü filmi, aile onurunu konu alan Üç Maymun’un çekildiği yer. Meydanın hemen arkasındaki sokaklarda ise, Rum Ortodoks kiliseleri Aya Analipsis ve Aya Nikola var, ne yazık ki her ikisi de genelde kapalı. Gençosman İlköğretim Okulu’nu geçince bir İtalyan kilisesi göreceksiniz. İnsan bu semtte bir zamanlar Levantenlerin yaşamış olacağına inanamıyor. Değişik tarzda yapılmış çan kulesinin esir kampından getirtilmiş gibi bir izlenim bıraktığı kilise, burada yaşayan Süryaniler tarafından kullanılıyor.
XI. yüzyılda yapılmış olan Panaghia Peribleptos (Her şeyi gören Meryem) Kilisesi bugün Ermeni Surp Kevork Kilisesi ya da bahçesindeki ayazma nedeniyle Sulu Manastır olarak geçiyor. İlk olarak İmparator III. Romanos döneminde, 1031 yilinda yapılmış. Büyüklüğü dikkate alındığında Aya Sofya’dan sonra geliyor Surp Kevork. 1204 yılındaki Haçlı Seferi’nde yağmalanıp harabeye çevrilen kilise, VIII. Michael Palaeologos zamanında onarılıp yeniden ibadete açılmış. Fetihten sonra Bursa’dan getirttiği Ermeni cemaatini Samatya’ya yerleştiren Fatih Sultan Mehmed, kiliseyi patrikhane olarak kullanmaları için Ermenilere vermiş. Yıllar boyunca kilisenin mülkiyeti ile ilgili Ermeni ve Rumlar arasında pek çok anlaşmazlık yaşandığından halk arasında “Kanlı Kilise” olarak da isimlendirilmiş. 1641 yılında patrikhanenin Kumkapı’ya taşınmasına rağmen, kilise Ermeniler’de kalmış. Ardarda gelen yangınlar ve restorasyon çalışmalarından sonra kilise, I. Dünya Savaşı sırasında askeri amaçlı kullanılmış. 1993 yılında restore edilmiş. Samatya; Kurtuluş ve Şişli gibi en büyük Ermeni nüfusa sahip semtlerden. Kilisenin içinde büyük bir Ermeni okulu da var. Biz gittiğimizde teneffüstü, çocuklar bahçede koştururken aralarında Türkçe konuşuyorlardı. Bahçede sohbet ettiğimiz Halis Hanım, Anadolu’nun bir şehrinde doğmuş. Ailesi Alis adı dikkat çekmesin diye başına bir “H” koyup adını Türkçeleştirmiş. Bize eski Samatya’yı anlattı, insanların kapılarını kilitlemeden uyudukları eski güzel günleri…
Ana caddedeki Aya Menas Kilisesi 1833’de inşa edilmiş ve 1955’deki 6-7 Eylül Olayları’nda yıkılmış ama vakit geçirmeden yeniden yapılmış. Altında, III. yüzyılda İmparator Decian’ın Anadolu’daki Hıristiyanlara yaptığı zulüm sırasında öldürülen Aziz Karpos ve Papylos’un mozoleleri var. Şehirdeki benzerleri arasında en eskisi olan mozoleler, bir kahvenin hemen arkasına saklanmış. Biz kahveciye rica ettik, lüks ışığında bir dehlizden geçerek bize mozoleleri gösterdi!
Studios Manastırı
Samatya’daki en önemli anıtlardan biridir Studios Manastırı veya Aya Yani Prodromos (Vaftizci Yahya) Kilisesi. Adını Roma konsülü Studios’tan alan manastır 454 ve 464 yılları arasında yapıldığından bugüne ulaşan en eski Bizans manastırı ve kilisesi olarak biliniyor. Bir zamanlar 1000 kadar ikonodül keşişi külliyesinde barındırmış manastır. Yunanistan’ın Athos Dağı’ndaki kuralların temelleri burada atılmış. En ünlü başkeşişleri Studite Theodore (759-826), Büyükada’daki sürgün günlerinden sonra, en sonunda aziz mertebesine yükselmiş ve öldükten sona manastırın bahçesine gömülmüş. Onun liderliğindeki manastır, harika resimli el yazmalarının üretildiği bir merkez olmuş.
Studios Manastırı, her ne kadar dini çekişmeler yüzünden ara sıra kapansa da XV. yüzyıla kadar devam etmiş. 1204 yılında Haçlılar tarafından yağmalanmış ancak VIII. Michael Palaeologos 1261’de tahtı geri alınca kutlamaların odak noktası olmuş. 1293’de kale gibi duvarlarıyla yeniden yapılan bina, 1453’e kadar bilginin merkezi olarak kalmış.
Manastır fetihten sonra İmrahor (At Uzmanı) İlyas Bey Camii’ne dönüştürülmüş ancak 1894 depreminde yıkılmış. Orijinal yer mozaiklerinin en güzellerini Türkiye’den götürülmüş çok sayıda eserin sergilendiği Atina’daki Benaki Müzesi’nde gördük. Keşke bu topraklarda kalsaydı dedik. Ne yazık ki manastırın kapısına kilit vurulalı yıllar olmuş. Yetkililer herhalde “bunlardan nasıl olsa bizde çok var” diye düşünüyorlar.
Manastırın biraz ilerisinde Hacı Manav Sokak’taki Ayios Konstantinos ve Helene Kilisesi’ne bir göz atmakta fayda var; kilise Karaman Kilisesi olarak da biliniyor. Orta Anadolu’daki Karaman’da yaşayan, Türkçe konuşan ancak Yunan alfabesiyle yazan, Karamanlı Rumlar tarafından kullanılmış. 1805 yılında yapılmış olan kilise en sonuncusu 1963 yılında olmak üzere birçok restorasyon geçirmiş.
Narlıkapı
Vaftizci Yahya’nın öldürülüşünün anıldığı her 29 Ağustos’ta Studios Manastırı’na gelen imparatorların şehir duvarlarından girişini sağlayan kapıymış. Bugün Narlıkapı hala ayakta ama Ermeni Surp Hovhannes Kilisesi’nin (pazar sabahları açık) arkasında kalmış; restore edilmemiş surlara bitişik kapıyı görmekte fayda var. Kilisede çalışanların çoğu eskiden Güneydoğu’da yaşayan Sason’lu Ermeniler.
NASIL GİDİLİR?
Yenikapı ve Kocamustafapaşa’da (Samatya için) banliyö tren durakları var. Samatya’ya Eminönü’nden 35C no’lu otobüs ile gidebilirsiniz. İDO deniz otobüslerinin (www.ido.com.tr) her gün Yenikapı’dan Güzelyalı (Bursa), Bandırma (İzmir’e geçiş için) ve Yalova’ya düzenli seferlerinden yararlanabilirsiniz. Yaz aylarında Marmara Adaları’na da seferler düzenleniyor.
Marmaray projesi ile ilgili daha fazla bilgiyi www.marmaray.com adresinden bulabilirsiniz.
Rumlar, Ermeniler ve Türkler
Yenikapı’da eskiden Rumlar yaşarmış, ancak İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed buraya Ermenileri de yerleştirmiş. Arkasından da Müslüman Türkler gelmeye başlamış bölgeye, böylece camiler ve derviş tekkeleri inşa edilmeye başlanmış. Yenikapı XX. yüzyılda gazino ve tavernaların hakimiyetine girmiş.
“Studios’taki bir rahip annesini bile öpemezdi… Cezası elli gün aforozdu”
Byzantine Churches in Constantinople, Alexander van Millingen, 1912
Trenden Tarih
Yedikule’den Sirkeci’ye banliyö treniyle giderseniz farklı bir İstanbul görürsünüz. Bizans şehir surlarına ve Narlıkapı’ya, son günlerini yaşayan ahşap evler eşlik eder. Yenikapı’dan geçerken hem kazı alanını görürsünüz hem de Cerrahpaşa’daki Bulgur Palas’ı Gezinin tek maliyeti de bir jeton olur.