SİNGAPUR

SİNGAPUR

Singapur, Güney Doğu Asya’da bulunan yaklaşık 720 kilometrekarelik bir şehir ülke. Türkiye’nin binde biri büyüklüğünde diye çok da küçümsemeyin, dünyanın en zengin devletlerinden. Eskiden daha da küçükmüş. Sadece 581 kilometrekare! Denizi doldurarak ülkeyi yaklaşık 140 kilometrekare büyütmüşler. İşte bu şekilde elde edilen yerlerden biri olan Marina Bay ülkenin en önemli ve en gösterişli bölgelerinden biri.

Ülke kurulduğunda adı Temasek’ yani ‘Deniz kenti’ imiş. 1300’lerde adaya gelen Endonezya Kralı, gördüğü aslanlardan etkilenerek Sanskritçe ‘Aslan Ülke’ anlamına gelen ‘Singapura’ demiş. İngiliz Sir Thomas Stamford Raffles, 1819’da o zamanın balıkçı kasabasına ayak basınca Singapur’un tarihi de değişmiş. 1824’te imzalanan anlaşmayla bölge, Britanya ve Hollanda arasında paylaşılmış. Süveyş Kanalı açılınca Doğu-Batı ticareti hızlanmış, Singapur gelişmeye ve zenginleşmeye başlamış. 2. Dünya Savaşı sırasında Japonlar tarafından işgal edilen Singapur, savaş sona erdiğinde İngiliz kontrolüne geçmiş. 1965’te ise Malezya’dan ayrılmış ve günümüzün bağımsız Singapur’unun temelleri atılmış.

Meşhur Heykel

Marina Bay bölgesi ihtişamlı gökdelenlere, görkemli binalara, köprülere ve caddelere ev sahipliği yapıyor. Gündüzünü de gecesini de yaşamalısınız. Hava kararınca yapılan ışık gösterileri ise çok etkileyici. Marina Bay’in simgelerinden biri Merlion heykeli… Zaten bulunduğu park da adını bu heykelden almış. Kafası aslan, vücudu balık şeklindeki bu eser instagram tutkunlarının da favorisi. Heykelin karşısında üç büyük gökdelenin üzerinde duran bir gemi görünümündeki Marina Bay Sands Hotel var. Otelin 57. katındaki Skypark adlı bölümde olağanüstü bir manzarada, efsane bir sonsuzluk havuzunda yüzmek için bu otelde kalmanız ve ciddi bir para ödemeniz gerekiyor. 57. kattaki seyir terasından ise birçok önemli binayı görüyorsunuz.

Tepeden Manzara Müthiş

Gelin “Sana dün bir tepeden baktım Aziz Singapur” misali otelin tersaından etrafa bir göz atalım. 165 metre yüksekliğindeki 28 kabinli Singapur Flyer isimli dönme dolap, yaklaşık kırk dakikalık bir tur ile şehrin manzarası sunuyor uzun kuyrukta bekleyenlere.Hemen aşağıda sıradışı mimarisi ve sergiledikleriyle Artscience Müzesi’ni, Singapur’un bugünkü hale gelmesinin başrol oyuncusu Raffles’ın ismini taşıyan Raffles Meydanı’nı, kültür merkezi ‘Esplanade’yi ve dünyanın en büyük yüzen sahnesine sahip stadyumu da görebilirsiniz. Esplanade durian meyvesine de benziyor, mikrofona da. Asya Medeniyetleri Müzesi, eski ve yeni parlamento binaları da Marina Bay Sands Hotel’in 57. katındaki seyir terasından çekeceğiniz fotoğrafların içinde yer alabilir. Eski parlamento binası günümüzde bir sanat müzesi olarak hizmet veriyor. Adını Kraliçe Victoria’dan alan kuleli bina konserlere ve tiyatrolara ev sahipliği yapıyor. Singapur Kriket Kulübü’nün önü yemyeşil bir meydan. Singapur Ulusal Galerisi ise sanatseverlerin önemli duraklarından biri.

Gardens By The Bay

Marina Bay Sands Hoteli’nin arkasına gidin. Burada kendinizi Avatar filmindeymiş gibi hissedeceğiniz yaklaşık 1 milyon metrekarelik Gardens By The Bay var. Körfezdeki Bahçeler diye Türkçeleştirebileceğimiz parkta 3332 cam panelden yapılma iki ayrı kapalı bölüm bulunuyor. Bunlara Flower Dome ve Cloud Forest isimlerini vermişler.Önce Flower Dome yani Çiçek Kubbesi olarak geçen bölümü gezin. Burada daha çok Akdeniz, Güney Amerika, Güney Afrika gibi yerlerde yetişen bitki türleri ile devasa bir ekosistem sergileniyor. Çiçek Kubbesi’nde 1000 yıllık zeytin ağaçları da var. Bu cam yapılarda ağaçlar yılboyu bahar atmosferi hissetsin diye sıcaklık 20 ile 24 derece arasında tutuluyor. Singapur’da sadece tek bir mevsim yani yaz var ama kapalı mekanlar hep buz gibi! Size bir dost tavsiyesi yanınızda her daim bir kazak ya da hırka bulundurun.

Bulut Ormanı

Cloud Forest’ta sizi bir sürpriz bekliyor. Hem de az buz değil tam 35 metre yüksekliğinde bir sürpriz… Burası 35 metrelik bir tepe. Cloud Forest yani ‘Bulut Ormanı’ isimli botanik tepede dünyanın farklı coğrafyalarından pek çok bitki çeşidi bir araya getirilmiş. Yukarıdan aşağı dökülen şelale ise dünyanın kapalı bir mekanda bulunan en yüksekten akan şelalesi. 3 kattan oluşuyor Bulut Ormanı. Zeminde deniz seviyesinde yetişen bitkiler var. Orta kat daha çok Avustralya kıtasındaki bitkilerle bezenmiş. En üst katın adı ise Lost World, yani Kayıp Dünya. Kayıp Dünya’da daha çok egzotik bitkiler sergileniyor. Buraya asansörle çıkabiliyorsunuz. Kayıp Dünya’nın altında da Crystal Mountain isimli bir bölüm var. Orada da sarkıt, dikit ve kristaller sergileniyor.

Her Şeyin Başı Hoşgörü

Singapur’a Ayrıcalıklı Rotalar isimli tv programımın çekimleri için sekiz günlüğüne gittim, nasıl geçti zaman anlamadım. Her santimetre karesinin altın olduğu bir diyarın nasıl yeşil, yemyeşil yapılabildiğini gördüm. Her dilin her dinin nasıl kardeşçe birlikte yaşadığına hayran kaldım. Ve yasakları ile ünlü bir ülkenin vatandaşlarının her birinin bu kuralların ülke menfaati için yapıldığına inandığına, her birinin her kuralın gönüllü takipçisi olduğuna saygı duydum. Singapur’da nüfusun yüzde 75’ i Çinli, yüzde 14’ü Malay, yüzde 7’si Hintli. Ülkede 4 resmi dil var: İngilizce, Çince, Malayca ve Tamilce. Çinli nüfus çoğunluğu oluşturduğu için çoğu insan ‘Mandarin’ konuşuyor ama ortak dil İngilizce. Singapurluların konuştuğu İngilizceye ‘Singlish’ diyorlar.

Super Trees yani Süper Ağaçlar sizi bir bilim kurgu filminin kahramanı gibi hissettirecek. Burası geceleri büyülü gibi duruyor. Günbatımından sonra müzik ve ışık gösterileriyle eşsiz bir görüntü ve ses ziyafetiyle karşılaşıyorsunuz. Bu gösteriye de Bahçe Rapsodisi diyorlar.

DİPNOT

Yazılarımı farklı tarihlerdeki ziyaretlerimin ardından kaleme aldım. Kaçınılmaz olarak güncel birçok bilgi içeriyor ama güncel demek bugünün dünyasında hız ve değişimin eş anlamlısı. Bu nedenle yazılarımı referans alıp seyahat planı yaparken değişken bilgileri  (tarihi mekanları ziyaret, yemek ve konaklama önerileri, ulaşım bilgileri vs.) kontrol etmeyi unutmayın. Ve siz de benim gibi “bilgi paylaştıkça güzel” felsefesine inananlardansanız, yazıları zenginleştireceğini düşündüğünüz detayları iletin.

Yolunuz açık olsun, gezgin ruhunuz hiç yaşlanmasın!

  • İstanbul

    Onda yaşamak yerine onu yaşamak gereken 7 tepeli şehrin; semtlerinden müzelerine, tarihinden camilerine kadar bilinen ve bilinmeyen köşeleri…

  • Türkiye

    Binlerce yıllık kültür hazinesi, medeniyetler beşiği topraklarımızı keşfetmek için kuzeyden güneye, doğudan batıya adım adım yolculuk…

  • Avrupa

    Yılın her dönemi ziyaret edilen ışıltılı başkentler, dünya hazinelerini saklayan müzeler, zarafet ve estetiği buluşturan kültürlerden izler…

  • Amerika & Avustralya

    Her zaman merak uyandıran coğrafyalar ve mesafelere aldırmadan gitmek isteyeceğiniz şehirler…

  • Asya & Afrika

    Doğa harikalarından kültür miraslarına, şaşırtıcı geleneklerden mimari başyapıtlara kadar sayısız hazine…

  • Özel Dosyalar

    Özel günlere ilişkin öneriler, ilginç konulara ilişkin yazılar, farklı coğrafyaları bir araya getiren karma konular…

The Fullerton Hotel

Singapur, gökdelenleriyle, teknolojisiyle ve devasa alışveriş merkezleriyle geçmişin izleri yerine geleceğin işaretlerini barındıran bir yer. Bu yüzden tarihi binaları görmek çok da mümkün değil. Ama az sayıdaki eski yapıyı da gözü gibi koruyor Singapurlular. Bu yapılardan belki de en önemlisi bugün otel olarak hizmet veren Fullerton binası. Granit yapısı ve dorik stildeki sütunlarıyla belki de Singapur’un en gösterişli ve simgesel eseri. İlk başta postane olarak kullanılmış Fullerton binası, sonra da lüks bir otele dönüştürülmüş. Singapur’a gelen politikacılar, ünlüler ve kraliyet aileleri çoğunlukla bu otelde ağırlanıyor.