21 Tem SAFRANBOLU
Her şeyin birbirine benzediği ve özgünlüğün kıymetli bir değer olarak öne çıktığı bir dönemde yaşıyoruz. Haliyle özünü koruyarak var olabilme ve güne uyum sağlarken ruhunu kaybetmeme, birçok konu için arayış sayılabilir. Bir profesyonel rehber ve seyahat yazarı olarak, benim penceremden bakınca bu konu daha da anlam kazanıyor. Çünkü hem tarihi hem doğayı hem kültürü korumanın ve tüm bunları yaparken ilgiyi üzerinizde toplayarak var olabilmenin güzel örneklerine açız. İşte tam da bu yüzden ne zaman Safranbolu’ya gitsem, moral bularak dönüyorum.
Safranbolu’da yerleşim ikiye ayrılıyor. Günlük yaşamın devam ettiği “çarşı” bölümü ve nispeten dinlence için kullanılan, geçmişte büyük konakların inşa edildiği “bağlar” bölümü. İkisi de farklı açılardan güzel ve özel.
Kuşbakışı Seyir
İlk iş olarak Safranbolu’yu tepeden görmenizi öneririm. Çünkü o özel yapılaşmayı kuşbakışı izleyince kafanızda genel resim oturuyor. Evlerin birbirinin manzarasını kesmeyecek şekilde nasıl inşa edildiğini, her birinin estetik harikası dış cephelerini ve tekdüze bir sıralamaya oturmadan yakaladıkları uyumu görebiliyorsunuz. Biz bu seyri eski hükümet konağının çatısında yaptık. Burası herkese açık değil ama siz başka birçok noktayı kullanabilirsiniz. Mesela Cinci Han’ın terasını…
Usta Ellerin Kıymeti
Safranbolu’da Eski Çarşı bölgesinde gezinmenin keyfi bambaşka. Demirciler Çarşısında dizi ve filmlere kılıç yapan ustalardan, kapı kilitlerini oya gibi işleyen hünerli ellere kadar birçok güzel detay göreceksiniz. Meraklısı için alınabilecek birçok parça da var.
Oradan Yemeniciler Arastası’na geçin. Daracık sokaklar, küçücük dükkanlar, yöresel el işleri arasında gezinmek zamanı yavaşlatmak gibi… O yavaşlıkla hemen vedalaşmayın, çarşıdan ayrılmadan önce mutlaka asma yapraklarının gölgesinde bir Türk kahvesi için.
Eski Evler, Çeşmeler
Safranbolu’nun birbirinden güzel evlerinin arasında gezinirken, sokaklarda kimi bir ağaç altında kalmış kimi dükkanlar arasına sıkışmış çeşmeleri ıskalamayın. Her biri ayrı güzel sokak çeşmeleri, geçmişin izlerini süreceğiniz detaylar saklıyor.
İlk Kahve Müzesi
Türkiye’nin ilk Türk Kahvesi Müzesi Safranbolu’da açıldı. Çok büyük ve gösterişli bir müze beklentisiyle gitmeyin ama bir kahve severseniz mutlaka görün. Kahvenin yolculuğuna dair ilginç parçalar bulacaksınız. Seyahat tipi cezvelerden kahve taşıma kutularına, yokluk yıllarında ortaya çıkan nohut kahvesinden Atatürk’ün doktoruyla içtiği son kahvenin replikasına kadar birçok şeyi inceleyebilirsiniz.
Muhteşem Kalem İşleri
Mehmet İzzet Paşa Camii’nin içindeki kalem işlerine ve kubbedeki süslemelere bayıldım. 1796’da inşa edilen caminin içini mutlaka görün, huzur veren detayların büyüsünde kaybolun. Nuruosmaniye Camii’nin küçük bir benzeri olarak değerlendiriliyor.
Safranbolu Kent Tarihi Müzesi, geçmişten bugüne yörenin kültürünü anlamak için iyi bir kaynak. Müzenin içi kadar bahçesi de güzel. Kültürel ve tarihi dokuya dair keyifli bir gezinti yaptıktan sonra, bahçede biraz soluklanıp hem Safranbolu’yu tepeden izlemeyi hem de kuş seslerini dinlemeyi unutmayın.
Taşın ve Suyun Gücü
Dereköy Dizdar Su Değirmeninde, muhteşem bir doğanın ortasında kendinizi adeta saklı bir cennete düşmüş gibi hissediyorsunuz. Taşın ve suyun gücüyle sarmalanırken, gözleriniz yeşilin en güzel tonları ile buluşuyor. Su kenarında yemek yerken tercihinizi yöresel lezzetlerden yana kullanın derim.