RUMELİ HİSARI

RUMELİ HİSARI

İnek Postu Büyüklüğünde Bir Kale
Boğaz’da yapacağınız tekne sefası boyunca size eşlik eder devasa Rumeli Hisarı… İstanbul’u almaya kesin karar verdiğinde yukarıdan bakıldığında Arap harfleriyle “Muhammed” adının okunduğu hisarı yaptırmış Sultan II. Mehmed. Bugün Fatih Sultan Köprüsü’nün Avrupa ayağında yer alan hisarın etrafında 17. yüzyıldan itibaren başlayan inşaat, ortaya ahşap evler ve güzel köşklerden oluşan şirin bir semt çıkarmış. Günümüzde açık hava konserlerinin vazgeçilmez mekanı Rumeli Hisarı etrafında kurulu kafe ve restoranlarsa ünlü Boğaz manzarasıyla çekiyor kalabalıkları…

Sultan II. Mehmed İstanbul’u fethetmeye karar verdiğinde, Avrupa yakasında Boğaz’ın 600 metrelik en dar ve en akıntılı yerine, 1452 yılında geniş büyük bir kale inşa ettirmiş. Büyükbabası I. Beyazıd tarafından yaptırılan Anadolu Hisarı’nın tam karşısındaki kalenin yapımı aslında “savaş ilanıyla aynı anlama” gelse de, Bizans imparatoru Constantine XI. Dragases bu inşaat için gereken araziyi vermek zorunda kalmış. Görünüşe bakılırsa, Perslerin kralı Büyük Darius’un M.Ö. 512 yılında Scythina’larla (İskitler/Saka Türkleri) savaşa giderken 700.000 adamının teknelerden oluşmuş köprüden Boğaz’ın karşı kıyısına geçirmesini seyrettiği noktayla aynıymış kale için verilen yer.

1000 sanatkar ve 2000 işçinin çalıştığı inşaat inanılmaz derecede büyük bir hızla, dört ay gibi kısa bir sürede tamamlanmış. Mimarı, Mimar Müslihiddin olmasına rağmen, padişah inşaatın her aşamasıyla yakından ilgilenmiş ve denizden bakıldığında sol bölümün sorumluluğunu Saruca Paşa’ya, sağ bölümü Zağanos Paşa’ya vermiş. Kıyıdaki kuleyi Halil Paşa’nın denetimine verirken, deniz tarafındaki bölüme bizzat kendisi nezaret etmiş. Kuleler yapımlarını denetleyen paşaların adlarını taşıyor. Kale tamamlandığında Karadeniz’den şehre gelen hububatın yolu kesilmiş, bu ablukayı kırmayı deneyen Venedik gemisinin mürettebatı ise kazığa oturtularak cezalandırılmış.

Constantinopolis düştükten sonra, Rumeli Hisarı gümrük toplama noktası olarak kullanılmaya başlanmış. Bu fonksiyonunu biraz daha kuzeydeki Rumeli Kavağı’na kaptırdığı zamanlarda ise kalenin bir bölümü yabancı savaş esirleri için hapishane olarak kullanılmış.

1509 yılındaki depremde büyük hasar görmüş kale, 1746 yangınındaysa ahşap bölümleri tamamen yanmış. Sultan III. Selim kaleyi restore ettirmiş ancak 19. yüzyıl itibariyle hisarın yıkılan yerlerine küçük ahşap evler inşa edip yerleşenler olmuş. Bu dönemde yapılan çizimler, yüksek ana kulelerin tepesinde Galata Kulesi’ninkine benzeyen konik çatılar olduğunu göstermekte.

1953 yılında İstanbul’un fethinin 500. yıl kutlamaları için kalenin baştan aşağı onarımdan geçirilmesi kararı alınınca, görevi üç Türk kadın mimar üstlenmiş. Hisarın içindeki evler kamulaştırılıp yıkılmış. Restore edilen çatıların görünümü ise sivri çatıların yerini düz çatıların almasıyla değişmiş.

Harabeler
Bayırın tepesinde inşa edilmiş olan kalenin (çarşamba günleri kapalı) bir kulesi kıyıda (Halil Paşa), diğer iki kulesi ise tepede kara tarafında yer alıyor. Büyüklü küçüklü 13 burcuyla beraber tüm duvarlar, toplam 31.000 metrekareden daha fazla bir alanı çevreliyorlar. Fatih Sultan Mehmed surların içindeki sarnıcın üzerine bir de cami yaptırmış, hemen hemen tamamen yok olan caminin sadece minaresi kalmış. Kale Avrupa’da büyük topların kullanılabilmesi için yapılmış ilk kalelerden biri aynı zamanda. Yapılan incelemeler kalenin daha eski binaların malzemeleri kullanılarak inşa edildiğini ortaya çıkarmış. Surlar boyunca yürümek size muhteşem bir manzara seyretme fırsatı da sunacak, yine de buraya çocuklarıyla gelen aileleri korkulukların çok da güvenilir olmadığı konusunda uyaralım.

Denize bakan duvarlardan birine yapılan çeşme şehirde bilinen en eski çeşmedir ve 15. yüzyılda yapılmıştır.

Aşiyan Müzesi
Bundan daha güzel manzaralı bir yatak odası var mıdır acaba? Bebek’ten Rumeli Hisarı’na doğru gelirken tepenin üstünde hükümet karşıtlığı ile tanınan şair Tevfik Fikret’in (1867-1915) yaptırdığı küçük eve uğrayın mutlaka. Robert Kolej’de Türk Edebiyatı profesörü de olan Fikret 1961 yılında buraya defnedilmiş. 1945 yılında müze haline getirilen evinde (pazar ve pazartesi günleri kapalı) aralarında Abdülmecid Efendi tarafından yapılan muhteşem “Sis” tablosunun da yer aldığı eşyaları sergileniyor.  Tablonun hemen yanında ise Abdülmecid Efendi’ye tablo için ilham veren Tevfik Fikret’in aynı isimli şiiri asılı. Burada ayrıca Edebiyat-ı Cedide hareketinin diğer iki üyesi olan Abdülhak Hamid ve Nigar Hanım’a ait hatıralar da bulacaksınız. Dışardaki banklardan Küçüksu Kasrı’nı ve Asya’nın tatlı sularını oluşturan ikiz nehirleri seyretmenin tadına varmadan ayrılmayın müzeden.

Ev ve yol arasında uzanan huzur dolu Aşiyan Mezarlığı’nda aralarında Orhan Veli, Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Vefik Paşa gibi edebiyatçıların da yer aldığı ünlüler yatmakta. Yan tarafta Orhan Veli’nin heykeli ünü şiirlerinden birinde olduğu gibi bir martı tarafından gözleniyor.

Sis
Ey parlaklığın ve ihtişâmın beşiği ve mezarı olan,
Doğu’nun öteden beri imrenilen eski kraliçesi!
Ey kanlı sevişmeleri titremeden, tiksinmeden
sefahate susamış bağrında yaşatan.
Ey Marmara’nın mavi kucaklayışı içinde
sanki ölmüş gibi dalgın uyuyan canlı yığın.
Ey köhne Bizans, ey koca büyüleyici bunak,
Ey bin kocadan artakalan dul kız;
güzelliğindeki tazelik büyüsü henüz besbelli,
sana bakan gözler hâlâ üstüne titriyor.

Örtün, evet, ey felâket sahnesi… Örtün artık ey şehir;
Örtün ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahpesi!
Tevfik Fikret

Camiler ve Kiliseler
Bu tarafa geldiğinizde hemen dikkatiniz çekecek olan Hacı Kemaleddin Camii, Sultan II. Mehmed zamanında inşa edilmiş ancak, 1746 yılında, Sultan I. Mahmud döneminde yeniden yapılmış ve önündeki çeşme ilave edilmiş.

Rumeli İskele Restaurant’ın karşısında olan Ali Pertek Camii 17. yüzyıl ortalarında yapılmış ve 1960’lı yıllarda yeniden inşa edilmiş.

Rumeli Hisarı’ nda Fatih Sultan Mehmed döneminde Ermeni cemaati yaşarmış ancak orijinal ahşap Ermeni kilisesinden hiçbir iz kalmamış. Tepedeki Surp Santuht Kilisesi ise 1856 yılında inşa edilmiş ve günümüzde de kullanılıyor.

Yusuf Ziya Paşa Konağı
Rumeli Hisarı iskelesinin önünde durup, sağa doğru bakacak olursanız, merdivenli, kuleli kırmızı tuğladan yapılmış bir bina görürsünüz. Solda tarafta yer alan köşk, Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa’nın başyaveri Mısırlı Yusuf Ziya Paşa tarafından yaptırılmaya başlanmış ancak Paşa’nın vefatıyla inşaat durmuş. Yarım kalan inşaat nedeniyle burada yaşayanların “Perili Köşk” olarak adlandırdığı bina yakın zamanlarda restore edilmiş ancak bu seferde yeni görüntüsüyle kimseyi memnun edememiş.

Tophane Müşiri Zeki Paşa Yalısı
Köprünün hemen sağında yer alan zarif taş yalı Alexandre Valluary tarafından zengin feldmareşal Zeki Paşa için 20. yüzyılın başlarında tasarlanmış. Daha sonra el değiştirip, son Osmanlı padişahı Sultan VI. Mehmed’in damadı Ömer Faruk Efendi’nin mülkiyetine geçmiş.

Baltalimanı
Fatih Sultan Mehmed Köprüsü’nü geçer geçmez ulaşacağınız Baltalimanı adını, Fatih Sultan Mehmed’in Constantinopolis’e saldırırken kullandığı gemileri yapan Kaptan-ı Derya Baltaoğlu Süleyman Bey’den almış. Kaptan-ı Derya’ya  “Balta” lakabı, bu gemileri yapmak için çok sayıda ağaç kesmek zorunda kalmasından ötürü verilmiş.

Buradaki en etkileyici bina, ilk olarak pembe boyalı bir yalı olarak inşa edilen ve bugün ortopedi hastanesi olarak kullanılan Mediha Sultan Sarayı’dır. Saray; 19. yüzyıl ortalarında, mimar Sarkis Balyan tarafından, Sultan Abdülmecid zamanında tam altı kez sadrazamlığa getirilen ve Tanzimat fermanını başlatan Mustafa Reşid Paşa için tasarlanmış. Sonraları, Damat Ferit Paşa tarafından satın alınan saraya Paşa’nın eşinin adı verilmiş. 1849 yılında Ruslar ve Osmanlılar arasındaki Baltalimanı anlaşması burada imzalanmış.

NASIL GİDİLİR?

Kabataş’tan kalkan ve sahil yolunu izleyen 25 numaralı otobüsleri ya da Taksim’den kalkan 42T no’lu otobüsü kullanabilirsiniz.

“Rumeli Hisarı’na oturmuşum
Oturmuş da bir türkü tutturmuşum
 İstanbul’un mermer taşları;
Başıma da konuyor konuyor aman martı kuşları…”
İstanbul Türküsü, Orhan Veli

BİLGİ

“Yazılarımı farklı tarihlerdeki ziyaretlerimin ardından kaleme aldım. Kaçınılmaz olarak güncel birçok bilgi içeriyor ama güncel demek bugünün dünyasında hız ve değişimin eş anlamlısı. Bu nedenle yazılarımı referans alıp seyahat planı yaparken değişken bilgileri  (tarihi mekanları ziyaret, yemek ve konaklama önerileri, ulaşım bilgileri vs.) kontrol etmeyi unutmayın. Ve siz de benim gibi “bilgi paylaştıkça güzel” felsefesine inananlardansanız, yazıları zenginleştireceğini düşündüğünüz detayları iletin. Yolunuz açık olsun, gezgin ruhunuz hiç yaşlanmasın!”
  • İstanbul

    Onda yaşamak yerine onu yaşamak gereken 7 tepeli şehrin; semtlerinden müzelerine, tarihinden camilerine kadar bilinen ve bilinmeyen köşeleri…

  • Türkiye

    Binlerce yıllık kültür hazinesi, medeniyetler beşiği topraklarımızı keşfetmek için kuzeyden güneye, doğudan batıya adım adım yolculuk…

  • Avrupa

    Yılın her dönemi ziyaret edilen ışıltılı başkentler, dünya hazinelerini saklayan müzeler, zarafet ve estetiği buluşturan kültürlerden izler…

  • Amerika & Avustralya

    Her zaman merak uyandıran coğrafyalar ve mesafelere aldırmadan gitmek isteyeceğiniz şehirler…

  • Asya & Afrika

    Doğa harikalarından kültür miraslarına, şaşırtıcı geleneklerden mimari başyapıtlara kadar sayısız hazine…

  • Özel Dosyalar

    Özel günlere ilişkin öneriler, ilginç konulara ilişkin yazılar, farklı coğrafyaları bir araya getiren karma konular…

Hisar’ın İsimleri

Çeşitli adları olmış Rumeli Hisarı’nın; Kulle-i Cedide ve Yenice Hisar da denen kale bir dönem Boğazkesen Kalesi olarak da isimlendirilmiş.

Gemileri Sürüklemek

Fatih Sultan Mehmed Constantinapolis’i almaya karar verdiğinde, ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğunu fark etmiş; Bizans imparatorlarının Haliç’e girişi engellemek için gerdikleri zincir… Buna çare olarak, Fatih altı düz 80 adet özel gemi yaptırmış ve bunları Tophane’den geçirip Kasımpaşa’dan Haliç’e indirmiş. Böylece zincirin etrafından dolanıp Fener ve Balat’taki  surlara saldırma imkanını elde etmiş. Bu sahne saray ressamı İtalyan Fausto Zonaro’nun Dolmabahçe Sarayı harem bölümündeki “Kuşatma” tablosuyla ölümsüzleştirilmiş.

İnek Postunun Ebadı

17. yüzyıl gezgini Evliya Çelebi Fatih Sultan Mehmed’in burada bir kale inşa etmeye karar vermesinden sonra Bizans imparatorundan küçük bir av köşkü yapmaya yetecek büyüklükte bir arazi istediğini yazar. İmparator da bu isteği yapılacak olan binanın bir inek postundan daha büyük olmaması şartıyla kabul eder. Padişah, bunun üzerine bir inek postundan iplik yaptırır ve karar verdiği hisarı içine alacak büyüklükte bir arazinin etrafını çevirir bu iple…

Paşa’nın Kütüphanesi

Politikacı, oyun yazarı ve ilk Türkçe sözlüğü derleyen Ahmet Vefik Paşa (1823-91) tarafından daha sonraları inzivaya çekildiği yer olarak yaptırılmış. 1902 yılında Paşa’nın “kuş kafesi” İtalyan mimar Alexandre Vallaury tarafından elden geçirilmiş.