ÖZBEKİSTAN

ÖZBEKİSTAN

BÜYÜK İSKENDER, TİMUR VE MARKO POLO’NUN İZİNDE ÖZBEKİSTAN

Bir Özbek atasözü “Kainatta iki yol vardır, biri Samanyolu diğeri de İpek Yolu’dur” der. Bugün kervanlardan eser yok, ama kervanların kullandığı tüm eserler Özbekistan ’da dimdik ayakta.

İtalya, Fransa, İngiltere gibi bilindik ülkelerden sıkıldıysanız, yönünüzü doğuya çevirin, Özbekistan büyüleyici şehirlerinin kapılarını çoktan aralamış. Taşkent’te Orta Asya’nın en büyüğü olan bir şehir, Marko Polo’yu bile etkilemiş Semerkant’ta görkemli anıtlar sizi bekliyor. Buhara’ya vardığınızda çarpılıyorsunuz, Hiva ise düşlerden fırlamış bir yer, adeta 1001 Gece Masalları’nın fondaki kahramanı. Özbekistan’da yüzler güleç, yürekler temiz, kapılar dostluğa açık. Bu küreselleşme ne getirir bilinmez, hazır masumiyet çağı sürerken, İpek Yolu’nda, Özbekistan ’da bir soluklanın, öze dönmüş gibi olacaksınız.

İpek Yolu’nda Bir Soluk
Özbekistan ’a senede gelen yabancı sayısı henüz bir milyonu geçmemiş, ama kısa zamanda en gözde seyahat rotalarından bir olacağı belli. İpek Yolu adı ilk olarak 1800’lerin sonunda Ferdinand von Richthofen tarafından kullanılmış. Ülkenin adı Altın Ordu Hanı Özbek Han’dan (1312-1340) geliyor. Rus döneminde gizlice ibadet etmek durumunda kalan Özbeklerin ülkesinde bugün 3 binin üzerinde cami var

448.000 km2 yüzölçümü olan, 26,5 milyon nüfuslu ülke büyük bir altın üreticisi. İhracatın %40’ını ise pamuk oluşturuyor. Yüzün üzerinde pamuk çeşidi yetiştiriliyor.

Türk TV dizileri Özbekistan ’da çok popüler, Bir İstanbul Masalı, Zerda,  Kurtlar Vadisi, Kınalı Kar gibi dizileri seyretmişler. Sokakta konuştuğum küçük bir kız “Aliye’ye selam söyle” diyor, meğerse en sevdiği dizinin kahramanıymış Aliye! Tarkan, İbrahim Tatlıses, Serdar Ortaç ve Mustafa Sandal Özbeklerin severek dinledikleri Türk sanatçılar arasında.

Özbeklerin aile yapıları Türklere çok benziyor. Talih Kuşu dedikleri Hüma Kuşu çok sık kullandıkları, kültürlerinde önemli bir yeri olan bir kavram haline gelmiş. Bizim diye bildiğimiz Nasreddin Hoca Özbekistan’da her köşede karşınıza çıkıyor, hikayelerinin olduğu kitaplar vitrinleri, heykelleri meydanları süslüyor.

Ülkede inanılmaz restorasyonlar yapılmış. Tarihi binaların eski fotoğraflarına, bir de son on yılda yapılanlara bakılınca büyük bir fark var. Tarihi eserler muhteşem bir konumda. Tek sorun, tüm müzelerin içinde her bir köşede dükkan ve tezgahların olması. Topkapı Sarayı’nı gezerken eserlerin yanında hediyelik eşya satıldığını, bunu da çoğu zaman müze görevlilerinin yaptığını düşünün.

Özbekistan ’daki en büyük sorunlardan biri yollarda tuvalet olmaması ya da olanların çok kötü bir durumda bulunması. Çoğu zaman çalı arkası tek çözüm oluyor. Restoranlarda yer sofrası görebiliyorsunuz, bazılarında ise loca sistemi var, böylelikle diğer müşterilerle muhatap olmadan yemeğinizi yiyebiliyorsunuz.

Özbekistan ’da eskiden şehirleri kurarken kuzu kesmişler, etin en geç bozulduğu yeri yerleşmek için seçmişler, aynı Fatih Sultan Mehmet döneminde İstanbul’da Cerrahpaşa semtinin tercih edilmesi gibi. Ülkede “Aksakal” dedikleri İhtiyarlar Meclisi’ne benzeyen bir sivil toplum örgütü var, onlar da kendi bölgelerinde problemlerin çabuk bir şekilde çözümlenmesi için uğraşıyorlar. Özbeklerin pilavı, dimlama dedikleri sebzeli et yemekleri, dolmaları ve şaşlıkları meşhur, nan dedikleri ekmekleri lezzetli, katık olarak geçen ayranları da denemeye değer. Yeşil çay da içtiklerinden bizim bildiğimiz çaya karaçay diyorlar.

Nasıl Gidilir?
Hem Özbek Hava Yolları, hem THY Taşkent’e uçuyor. Bizden üç saat ilerideki Özbekistan ’ın Taşkent Havaalanı’nda formaliteler insanı canından bezdiriyor. Geliş te gidiş te ayrı sıkıntı, çıkarken yanınızda taşıdığınız halı varsa rüşvet vermek zorunda kalabilirsiniz, onun için kilitli bir bagaja koyup, uçağa verin. Havaalanında para bozdurabilirsiniz. Ülke içinde otobüsle seyahat ettiğinizde etrafı da görebiliyorsunuz. Taşkent ile Semerkant (293km) arası beş saat, Semerkant’tan Buhara’ya (268km) gitmek de yaklaşık bir beş saat sürüyor. Buhara Hiva arası 8-9 saat civarında ve çölü geçerek bu sihirli şehre ulaşabiliyorsunuz. Rotayı böyle takip ederseniz, her geçen daha da güzel şeyler görüp turunuzu tamamlayabilirsiniz. Hiva yakınındaki Urgenç’ten de 992 km. uzaklıktakiTaşkent’e geri uçabilirsiniz. Biz Özbekleri kardeş bellemişiz, onlar vizesiz el kol sallayarak Türkiye’ye geliyorlar. Siz vize almaya kalkışınca çok uzun sürüyor.  Özbekistan Konsolosluğu’nun telefonu: 0-212-229 75 00. Özbekistan’da telefon açarken 00 yerine 810 koyuyorsunuz. Büyükelçiliğimizin numarası +998-711130300.

BİLGİ

“Yazılarımı farklı tarihlerdeki ziyaretlerimin ardından kaleme aldım. Kaçınılmaz olarak güncel birçok bilgi içeriyor ama güncel demek bugünün dünyasında hız ve değişimin eş anlamlısı. Bu nedenle yazılarımı referans alıp seyahat planı yaparken değişken bilgileri  (tarihi mekanları ziyaret, yemek ve konaklama önerileri, ulaşım bilgileri vs.) kontrol etmeyi unutmayın. Ve siz de benim gibi “bilgi paylaştıkça güzel” felsefesine inananlardansanız, yazıları zenginleştireceğini düşündüğünüz detayları iletin. Yolunuz açık olsun, gezgin ruhunuz hiç yaşlanmasın!”
  • İstanbul

    Onda yaşamak yerine onu yaşamak gereken 7 tepeli şehrin; semtlerinden müzelerine, tarihinden camilerine kadar bilinen ve bilinmeyen köşeleri…

  • Türkiye

    Binlerce yıllık kültür hazinesi, medeniyetler beşiği topraklarımızı keşfetmek için kuzeyden güneye, doğudan batıya adım adım yolculuk…

  • Avrupa

    Yılın her dönemi ziyaret edilen ışıltılı başkentler, dünya hazinelerini saklayan müzeler, zarafet ve estetiği buluşturan kültürlerden izler…

  • Amerika & Avustralya

    Her zaman merak uyandıran coğrafyalar ve mesafelere aldırmadan gitmek isteyeceğiniz şehirler…

  • Asya & Afrika

    Doğa harikalarından kültür miraslarına, şaşırtıcı geleneklerden mimari başyapıtlara kadar sayısız hazine…

  • Özel Dosyalar

    Özel günlere ilişkin öneriler, ilginç konulara ilişkin yazılar, farklı coğrafyaları bir araya getiren karma konular…

özbek dili

Özbeklerin konuştuğu dil bizim dilimizin öz hali gibi. Latin alfabesini kullanıyorlar, biraz dikkat edince etraftaki yazıları okuyabiliyorsunuz. “o” ları “a”, “a” ları “e” “sh” leri “ş”, “x” leri “h” yaptığınızda okumanız da kolaylaşıyor. Semerkant ve Buhara’da konuşulan Özbekçe’de Farsça etkisi de görülüyor, Khiva tarafındaki lehçe ise Türkçe’ye daha yakın. Dillerimizdeki kelimelerin yüzde %50’den fazlası aynı, fark telaffuzdan kaynaklanıyor. Çoğu yerde Hush Kelib İz (Hoş Geldiniz) tabelası bulunuyor. Yahşi (Güzel), Parmak, Kulak, Burun, Saç, Ağız,  Shahar Hokimiyati (Şehir Valiliği), İpak Yo’li (İpek Yolu), Taklifnama (Davetiye), Matbuot (Gazeteci), Choyxona (Çayhane),  Hayırlı Tong (Günaydın), Ayol (Kadın), Oshxona (Aşhane), Kalaysen (Nasılsın?), İsming nima (Adın ne?), Vatan, Xızmat (Hizmet), Maktub, Katip, Daftar (Defter) göze ya da kulağa çarpanlar arasında.