NİŞANTAŞI, MAÇKA VE TEŞVİKİYE

NİŞANTAŞI, MAÇKA VE TEŞVİKİYE

Alışveriş Cenneti
Üst sınıflardaki insanların nasıl yaşadığını görmek isterseniz Demokrasi Parkı’nın doğusunda uzanmış lüks bir semt olan Nişantaşı’na gelmelisiniz. Şimdilerde inanmak zor ama, burası bir zamanlar padişahların atış talimi yaptıkları bir orman arazisiymiş. 19. yüzyılın yöneticileri bu bölgenin Pera’ya yakınlığından ötürü gelişmeye açık olduğuna karar verip Nişantaşı hakkındaki planlarına komşu semtler Teşvikiye ve Maçka’yı da dahil etmişler. Günümüzde ise insanlar genellikle mağazaları gezmek için geliyorlar buraya ve ne yazıktır ki çoğu da burada keşfedilmeyi bekleyen tarihi eserleri fark etmeden geri dönüyorlar.

Valikonağı Caddesi Nişantaşı’nı ortadan ikiye böler. Alışverişin popüler caddeleri ise her iki tarafta da yer alan Rumeli Caddesi, Teşvikiye Caddesi ve Abdi İpekçi Caddesi’dir. Aralarında apartman bloklarının da olduğu ömre bedel 19. yüzyıl mimarisi örneklerinin incelenmesi ve keyfine varılması bazen kalabalık yüzünden mümkün olmuyor.

Nişantaşı adı, bir zamanlar buradaki ormanlık alanda okların ulaştığı en uç noktayı işaret etmek için dikilmiş nişan taşlarına atfen verilmiş. Bu taşların çoğu günümüze ulaşmış. Bir tanesi Valikonağı Caddesi ile Teşvikiye Caddesi’nin kesiştiği yerde, birkaç tanesi de Teşvikiye Camii’nin avlusunda duruyor. Bir diğerini yolun biraz yukarısındaki Harbiye Karakolu’nun önünde görmek mümkün. 1866 yılında Aziziye Karakolu olarak yapılan bu süslü bina, ön yüzeyindeki bezemelerden ötürü hızla Süslü Karakol olarak isimlendirilmiş halk arasında.

Teşvikiye ise adını, Sultan II. Mahmud’un halkı buraya yerleşmesi için “teşvik” politikasının ardından almış.

Vedat Tek Konağı
Valikonağı Caddesi’ndeki süslü evi, mimar Vedat Tek (1873-1942) 1913-14 yıllarında kendisi ve ailesi için yapmış. Birinci Ulusal Mimarlık akımına göre inşa edilmiş konakta turkuaz çiniler, kalın kemerli pencereler ve  asma katlar kullanılmış. Vedat Tek’in İstanbul’daki diğer çalışmaları arasında Sirkeci’deki ana postane binası ve Haydarpaşa’daki vapur iskelesi var. Konak, bugün Yekta Restaurant’a ev sahipliği yapıyor ama eğer yan kapı açıksa içeriye geçip mermer merdivenlere, çinilere ve süslü birinci kat tavanına mutlaka bir göz atın, ev olduğu zamanlarda ne kadar rafine bir dekorasyonu olduğunu göreceksiniz.

Teşvikiye Camii
Cami; 1794 yılında III. Selim tarafından yaptırılan ancak zamanla harabeye dönüşen bir mescidin yerine 1853 yılında Sultan Abdülmecid tarafından inşa ettirilmiş. Küçük kubbesi, tek minaresi, ve zarif merkez revağı ile dikkat çekici. Avluda iki tane orijinal nişan taşı göreceksiniz, her ikisinde de zarif Osmanlı yazıtları var. Birinin tarihi Sultan III. Selim (1789-1807) dönemine, diğerininki ise Sultan II. Mahmud (1808-39) dönemine dayanır.

Cami ile ilgili bir de hikaye var; Smyrna’lı (bugünkü İzmir) Sabetay Sevi (1629-76) adlı bir Yahudi din adamı kendini mesih ilan etmiş. Kısa bir süre sonra da yetkililer tarafından İslamı seçmeye ikna edilmiş, ama buna rağmen Selanik’e sürülmüş. Müridleri ise “dönme” olarak adlandırılmışlar. 1923 yılında Yunanistan ve Türkiye arasındaki mübadele sırasında, dönmeler Türkiye’ye gelmiş ve Selanikliler olarak adlandırılanların birçoğu Teşvikiye civarına yerleşmiş. Daha sonraları Sebataylar kendi inançlarına geri dönmüşler.

Cami özellikle toplumun tanınmış isimlerinin cenaze törenlerinin yapıldığı yer olarak bilinir. Cenaze töreni burada yapılanlar arasında Atlantik Plak’ın kurucusu Ahmet Ertegün ‘de (1923-2006) var.

Yolu geçer geçmez son derece etkileyici yedi katlı Teşvikiye Palas Apartmanı ile göz göze gelirsiniz. Cami sokak kavşağında House Kafe’nin bir şubesi bir döneminin sebilinin içinde yer alıyor. Hemen yanında, bir milletvekili, diplomat ve Atatürk’ün deyimiyle “ilk devrimci ve müşkülat arkadaşı” olarak tanımlanan ulusal kahraman  Hüsrev Gerede’nin (1886-1962) bir anıtı duruyor. Gerede, Samsun’a çıktığı andan Kurtuluş Savaşı’nın sonuna kadar Atatürk’le berabermiş ve ayrıca savaşın stratejisinin oluşturulduğu Sivas ve Erzurum Kongrelerine de katılmış.

Maçka Palas
Maçka Caddesi’nde oldukça sade ve ciddi görünümlü Maçka Palas binası bugün son derece lüks Park Hyatt Otel’e ev sahipliği yapıyor. 1922 yılında İtalyan mimar Giulio Mongeri (İstiklal Caddesi’ndeki St. Antuan Kilisesi’nin de mimarı) tarafından yapılmış ve farklı zamanlarda eski cumhurbaşkanı Celal Bayar (1883-1986) romancı Kerime Nadir (1917-84); ve Galatasaray kalecisi Turgay Şeren’e (1932–) ev olmuş. Duvardaki plaket ise şair Abdülhak Hamid Tarhan’ın (1852-1937) 1937 yılında burada kalması anısına konmuş.

Tam karşısındaki devasa Anadolu Teknik Lisesi de Giulio Mongeri tarafından 20. yüzyılın başında İtalyan Konsolosluğu olarak yapılmış. I. Dünya Savaşı binaya zarar verdiğinde bina hala natamammış. Savaştan sonra İtalyanlar konsolosluklarını Taksim’deki eski Venedik Sarayı’na açmayı tercih etmişler, böylece Mongeri’nin yaptığı bina tütün depolamak için kullanılmaya başlanmış. Binadaki çalışmalar 1970’li yıllara kadar tamamlanmamış ancak sonuçta ortaya olağanüstü güzellikte bir bina çıkmış.

Maçka Palas’tan aşağı doğru indiğinizde muhteşem İzmir Palas Apartmanı’na ve göz alıcı gül bahçesine gelirsiniz. İzmirli iş adamı Şerifzade Ahmed Süreyya Bey tarafından 1925 yılında mimar J. D’Armi’ye yaptırılan bina, Birinci Ulusal Mimari tarzının katışıksız son örneği olarak kabul edilir.

Maçka Kışlaları
Orijinal olarak karakol ve mühimmat deposu olarak yapılan devasa Maçka Kışlaları günümüzde İstanbul Teknik Üniversitesi’nin bir bölümüne ev sahipliği yapıyor. Mimarları Dolmabahçe ve Çırağan saraylarını da yapan Simon ve Sarkis Balyan Kardeşler.

Spor caddesinin köşesinde Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmialem Valide Sultan için 1839 yılında yapılan muhteşem Valide Çeşme görülebilir. Çeşme, altın varak yazıtlar ve o zamanlar çok moda olan tipik batı tarzı emperyal süslemeleri temsil eden çelenk ve çiçek oymalarıyla süslenmiş. Bezmialem Valide Sultan çeşmenin karşına geçince Maçka Meydanı Sokağı’nın köşesine gömülmüş. Türbesi, bir namazgaha konmuş.

Demokrasi ve Maçka Parkları
Maçka ve Elmadağ arasında Kadırgalar Caddesi tarafından ikiye bölünen geçitte yer alan sırt sırta vermiş Demokrasi ve Maçka Parkları; küçük teleferiklerle ziyaretçilerinin bir taraftan diğerine kolayca ulaşmasını sağlar. Demokrasi Parkı tarafındaki Maçka’da vadinin kenarında, Beşiktaş Stadyumu üzerinden Boğaz manzarasını seyretmenizi sağlayan çok sayıda kafe var. Parkın Abdi İpekçi Caddesi ile birleştiği köşedeki büyük çeşme Sultan II. Abdülhamid için İtalyan mimar Raimondo d’Aronco tarafından 1901 yılında yapılmış. Tophane’deki Nusretiye Camii’nin önünde Osmanlı barok ve Art Nouveau uslublarından örnekler taşıyan bir çeşme bulunur. Çeşme, 1957 yılında sahil yolu genişletme çalışmaları sırasında buraya taşınmış.

Demokrasi Parkı’nın kuzey ucunda Dimitri Cantemir’in büstü var.

NASIL GİDİLİR?
Nişantaşı’na dolmuşlar Eminönün’de deniz kenarından, Beşiktaş’ta Deniz Müzesi’nin yanından ve Taksim Meydanı’nda Gezi Pastanesi’nin önünden kalkıyor. Metroyla geldiğinizde ise Osmanbey istasyonunda Rumeli Caddesi çıkışını takip edin veya Taksim’den kalkıp Halaskargazi Caddesi boyunca giden otobüse binin. Teleferik sizi Maçka Kışlası’nın karşısındaki çeşmenin altından alıp, Elmadağ’daki Taksim’e yürüme mesafesindeki Park Hyatt Hotel’in arkasına bırakacaktır.

BİLGİ

“Yazılarımı farklı tarihlerdeki ziyaretlerimin ardından kaleme aldım. Kaçınılmaz olarak güncel birçok bilgi içeriyor ama güncel demek bugünün dünyasında hız ve değişimin eş anlamlısı. Bu nedenle yazılarımı referans alıp seyahat planı yaparken değişken bilgileri  (tarihi mekanları ziyaret, yemek ve konaklama önerileri, ulaşım bilgileri vs.) kontrol etmeyi unutmayın. Ve siz de benim gibi “bilgi paylaştıkça güzel” felsefesine inananlardansanız, yazıları zenginleştireceğini düşündüğünüz detayları iletin. Yolunuz açık olsun, gezgin ruhunuz hiç yaşlanmasın!”
  • İstanbul

    Onda yaşamak yerine onu yaşamak gereken 7 tepeli şehrin; semtlerinden müzelerine, tarihinden camilerine kadar bilinen ve bilinmeyen köşeleri…

  • Türkiye

    Binlerce yıllık kültür hazinesi, medeniyetler beşiği topraklarımızı keşfetmek için kuzeyden güneye, doğudan batıya adım adım yolculuk…

  • Avrupa

    Yılın her dönemi ziyaret edilen ışıltılı başkentler, dünya hazinelerini saklayan müzeler, zarafet ve estetiği buluşturan kültürlerden izler…

  • Amerika & Avustralya

    Her zaman merak uyandıran coğrafyalar ve mesafelere aldırmadan gitmek isteyeceğiniz şehirler…

  • Asya & Afrika

    Doğa harikalarından kültür miraslarına, şaşırtıcı geleneklerden mimari başyapıtlara kadar sayısız hazine…

  • Özel Dosyalar

    Özel günlere ilişkin öneriler, ilginç konulara ilişkin yazılar, farklı coğrafyaları bir araya getiren karma konular…

Nişan Taşı

Okçuluk sadece Nişantaşında yapılan bir spor değilmiş. Bugüne ulaşan 55 nişan taşı,  Hasköy’ün üstlerinde, günümüz gelişen banliyölerinden Okmeydanı’nın da bir zamanlar okçuluk eğitimi için kullanılan yerlerden biri olduğunu gösteriyor.

Nişantaşı’nın En Ünlü Oğlu

Nişantaşı Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un (1952- -) çocukluğunun geçtiği yer. Geniş ailesiyle beraber Pamuk Apartmanı’nda geçen hayatını 2005 yılında yazdığı “İstanbul: Bir Şehrin Anıları” kitabında anlattı. Pamuk; kitabında “Hüznü”, bireyselliğin ötesinde Osmanlı’nın çöküşüne bağlanan toplumsal bir duygu olarak harap olmuş binalar, kasvetli ortamlar ve çocukluğunun stresi altında şahit olduğu diğer olgularla sembolize ederek ifade etmişti.

Kayıp Mesih

Sabetay Sevi ve “Dönme”ler ile ilgili hikaye John Freely’nin “Kayıp Mesih” adlı kitabında anlatılmakta.

Abdi İpekçi Caddesi

Abdi İpekçi (1929-79) bir gazeteci ve insan hakları savunucusuydu. Milliyet Gazetesi’nin editörlüğünü yaptığı dönemde, Papa’yı da öldürmeye çalışan Mehmet Ali Ağca tarafından evinin yakınlarında öldürüldü. Caddeye anısına Abdi İpekçi’nin adı verildi ve öldürüldüğü yere bir büstü kondu.