31 Ara MUMBAİ’NİN YILDIZLARI
Hindistan’ın Giriş Kapısı
Geçmişte Hindistan’a deniz yolu ile ulaşılır, limandan girilirmiş. “Giriş Kapısı” (Gateway of India) da limana verilen isim olarak o zamanlardan bugüne ulaşmış. Anıt şeklindeki kapı İngiltere Kralı V. George’un ülkeyi ziyareti şerefine İslam sanatı ve gotik mimari tarzlarının karışımı olarak 1911’de inşa edilmiş. İşin ilginç yanı kapı 1947 yılında kazandıkları bağımsızlık mücadelesinden sonra Hintlilerin İngilizlere kapıyı gösterdikleri yer olmuş. Kapının bulunduğu meydan halkın zaman geçirmekten büyük keyif aldığı bir yer. Görkemli anıt hemen arkasındaki Taj Mahal Oteli ile birlikte büyüleyici bir resim oluşturuyor. Etrafındaki The Royal Bombay Yacht Club da sömürgeci dönemin bu bölgedeki güzel eserlerinden. Mumbai’deki Victoria Tren İstasyonu ise İngilizlerin Hindistan’daki belki de en muhteşem yapısı. 1888’de inşa edilen istasyon UNESCO Dünya Kültürel Mirası listesinde yer alıyor ve günde iki milyondan fazla yolcu tarafından kullanılıyor.
Elephanta Adası
Mağaraların içine yapılmış tapınakları ve nefesleri kesen dev heykelleri ile gerçekten görülmeye değer. Hindistan’ın Giriş Kapısı’ndan sadece bir saatlik tekne yolculuğu ile ulaşabileceğiniz adaya ismi buradaki dev fil (Portekizce Elephanta) heykelini gören Portekizliler tarafından verilmiş. Siz heykeli göremeyeceksiniz çünkü buradan alınan eser Mumbai’deki Bhau Daji Lad Müzesi’nde sergilenmeye başlamış. Adanın büyüklüğü mevsime bağlı olarak gel gitler yüzünden değişiyor. Buraya vardığınızda tırmanmanız gereken merdivenler gözünüzü korkutmasın, çabalarınızın ödülü büyük. Bu ada bile UNESCO Dünya Kültürel Mirası listesinde yer alıyor ve Türkiye’deki onca önemli tarihi mekanın bu listede olmaması içimi acıtıyor. Tekne ile giderken her türlü hediyelik eşya satan seyyar satıcılar geziye renk katıyor.
Marine Drive
Halkın akşamları sokak lambalarının ışıltısı nedeniyle “Kraliçenin Kolyesi” adını taktığı deniz kenarında harika bir yürüyüş yolu. Şehirde Nariman Point bölgesinden başlayan yol koşuşturmalı bir günün stresini atmak isteyenlerin başlıca uğrak yerlerinden biri. Yol sizi önce Chowpatty Plajına daha sonra da şehrin en zengin mahallelerinden biri olan Malabar Hill’e ulaştırıyor. Buradaki Oval Maidan ( Aynı Türkçe’deki gibi Oval Meydan) İngilizlerden yadigar kriketin oynandığı yer.
Chowpatty Beach
Bir zamanlar şehrin en temiz plajıymış. Bugünse ne yazık ki durum tersine dönmüş ve denize girilmesi imkansız hale gelmiş. Ama yine de Chowpatty Plajı hem gündüz hem de gece insanların keyif yaptığı bir yer. Gündüz insanlar güneşin, kumun ve manzaranın tadını çıkarırken, akşam burası tam bir eğlence yerine daha doğru bir ifadeyle turistlerin hayalindeki Hindistan resmine dönüşüyor; dilenciler, cambazlar, satıcılar, yoga gösterileri, bakılan fallar… Eğer Mumbai yolculuğunuz Temmuz ayına denk gelirse Chowpatty Plajı’nda düzenlenen dev, rengarenk maketlerin gösterisine dönüşen Ganesh Chaturti Festivali’ni izlemenizi öneririm.
Malabar Hill
Şehrin en zengin, en sosyetik mahallesindesiniz. Burası, şehri ziyaret edenler için, Walkeshwar Tapınağı’nın bulunduğu yer olması açısından da önemli. Tapınak aynı zamanda M.S. 12. yüzyılda yapılan Banganka Su Tankı’na da ev sahipliği yapıyor. Halk, su tankının bundan binlerce yıl önce yorulan ve su arayan Tanrı Ram’ın suyu bulduğu yere yapıldığına inanıyor. Efsaneye göre Ram’ın kardeşi Lakshmana okunu fırlatmış ve okun düştüğü yerde Ganj Nehri’nden bir kol oluşmuş. Banganka Tankı da (Ganga: Ganj Nehri, baan: ok) adını bu olaydan almış. Malabar Tepesi’de bulunan Asma Bahçeleri şehrin botanik bahçesi açığını da kapıyor. Olağanüstü manzarası da buraya gelmek için bir diğer neden.
Sükûnet Kulesi
İslamiyetin İran’a gelişinin ardından Zerdüştlerin bir kısmı Hindistan’a göç etmiş. Zerdüşt inancına göre yapılan bu kuleye akbabaların yemeleri için ölenlerin naaşları bırakılıyor. Bugün iş ve finans dünyasında Parsi (Farsi) denilen Zerdüşt aileler de var. Yaptıkları işler soyadlarına da yansımış. Avukat olanlar Vakil’i (Bizdeki vekil) tercih etmişler. Tata araçlarının ve Taj otellerinin sahibi olan Tata ailesi, orkestra şefi Zubin Mehta ülkedeki az sayıda bulunan Zerdüştlerden. Kule halka kapalı.
Dobi Ghat
Filmlerden tanıdık gelen, şehrin çamaşırhanesi olarak kabul edilen Dobi Ghat’ı görmeden Mumbai’yi gördüm demek imkansız. Hacı Ali Türbesi’nden yürüme mesafesinde olan Dobi Ghat belki de dünyanın en büyük ve en organize olmuş işyeri. Şehirde bulunan tüm çamaşır yıkama şirketleri kendilerine gelen giysileri işaretledikten sonra buraya gönderiyorlar. Mumbai’nin büyüklüğü düşünüldüğünde yıkama, kurutma ve ütüleme işlemlerinin karışmadan yapılması insanda gerçekleşen bir mucizeyi izliyormuş duygusu yaratıyor.
Victoria Bahçeleri
Bahçede şehrin tarihine ait pek çok eserin sergilendiği bir müze ile bir de hayvanat bahçesi var. Burası aynı zamanda yorgun gezginlerin soluklandığı ve yeşilin keyfini sürdüğü bir yer. Victoria Bahçeleri’nin günümüzdeki adı Cicamata Udyan.
ALIŞVERİŞ NOTLARI
Alışveriş meraklısıysanız bir cennete düştünüz demektir, değilseniz bile sevdiklerinize hediye etmek için bundan daha fazla çeşidi olan bir yer bulamazsınız. Seçimleriniz için büyük alışveriş merkezlerinden sokak satıcılarına kadar farklı satış noktalarından yararlanmanız mümkün. Ancak nerede olursa olsun pazarlık yapmanın buradaki alışveriş kültürünün önemli bir parçası olduğunu aklınızın bir köşesinde tutun. İşin en zor yanı ise antikalar, el işlemeleri, takılar, ipek ve pamuklu kumaşlar ve daha birçok çeşit arasından seçim yapabilmek.
Sanatla ilgilenenlere birkaç öneri; çeşitli antikaları makul fiyatlara bulabileceğiniz “Thieves’ Market” ve şehrin en şık muhitlerinden biri olan Kala Ghoda’da (VII. Edward’ın atlı bir heykeli varmış, onun için Kara At demek) bulunan Fort Mahallesi keşfetmekten keyif alabileceğiniz yerler. Fort’a gelmişken buradaki sanat galerilerini ziyaret edebilir, en ünlülerinden biri olan Jehangir’d kahvenizi yudumlayarak almak istediklerinize karar verebilirsiniz.
DAHASI VAR
Şehir hakkında daha fazlasını merak edenler “Mumbai” ve “Mumbai’nin İnanç Durakları” yazılarıma göz atmayı da unutmayın.