25 Ağu KÜTAHYA
Dünya’nın ilk yerleşik hayatının başladığı, sayısız uygarlığın yaşadığı, ilimin, bilimin, felsefenin, sanatın beşiği Anadolu’nun bir insanı olmaktan hep gurur duydum. Hititlerin yerleşiminden çok daha eskilere, ilk çağlara kadar giden Kütahya’da tarihin katmanlarını hatırlayıp bir kez daha hayran oldum ülkemize.
Kütahya’nın Anadolu ve Türk tarihinde çok önemli bir yeri var. Osmanlı Devleti’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı bu bu doğa harikası topraklara yolunuz düşerse önce Büyük Taarruz’un 70’inci yıldönümünde açılan Dumlupınar Şehitliği’ni görüp bizim için canlarını feda edenlere saygılarınızı sunmalısınız.
Ticaret Gözdesi
Kütahya, bugün de işletilen zengin maden yatakları nedeniyle tarihin her döneminde ilgi görmüş, geniş ticaret yollarına sahip olmuş, bu yüzden de pek çok uygarlığın sahip olmak istediği diyarlar olmuş. Hitit, Frig, Roma, Bizans, Selçuklu, Germiyanoğulları ve Osmanlı egemenliğinde geçirdiği yıllar çok şey katmış şehre.
Aizanoi Antik Kenti
Bölgede hemen her uygarlığın izlerine rastlamak mümkün. Mesela Roma Dönemi’nin en büyük şehirlerinden olan 120 bin nüfuslu Aizanoi şehrinin kalıntıları günümüze kadar ulaşmış. Burada İmparator Hadrian günümüze kadar gelen Anadolu’nun en iyi korunmuş Zeus Tapınağı’nı, toplanan arazi vergileriyle yaptırmış. Bu çok iyi durumdaki tapınağı, 15 bin kişilik tiyatroyu, 13 bin 500 kişilik stadyumu, macellum denen kapalı pazar binasını ve dünyanın bilinen ilk ticaret borsa binasını görmek çok etkileyici.
Germiyanoğulları’nın Başkenti
Malazgirt Zaferi’nin ardından 11. yüzyılın sonunda Türk uygarlıklarıyla tanışan Kütahya, Germiyanoğlu Beyliği’ne başkentlik yapmış ve Osmanlı Devleti bu topraklar üzerinde kurulmuş. Germiyanoğlu Beyliği’nin başındaki Süleyman Şah, kızı Devlet Hatun I. Murad’ın oğlu Bayezid ile evlenirken Kütahya, Simav, Emet ve Tavşanlı’yı Osmanlılar’a kızının çeyizi olarak vermiş. Böylece bölge Osmanlı Devleti’ne geçmiş.
Şehzadeler Şehri
Anadolu Beylerbeyliği’nin merkezi olan Kütahya’da Yıldırım Bayezid’in ardından, 2. Murat’ın büyük oğlu ve Fatih Sultan Mehmed’in ağabeyi Şehzade Alaaddin Ali Çelebi ile Kanuni’nin oğulları Şehzade Bayezid ve Padişah 2. Selim valilik yapmış.
Gülsüm Güral Müzesi
Kütahya denince akla ilk gelenlerden biri kuşkusuz çini sanatı ve porselen. Şehirde mutlaka çini atölyelerini, porselen koleksiyonlarını ve Kütahya Porselen’in satış mağazasını mutlaka görün. Gülsüm Güral Müzesi’ni ziyaret etmeden dönmeyin. Kütahya Porselen’in Kurucusu Nafi Güral’ın ülkemiz kültür hayatına armağanı olan müze, 6 bin metrekare üzerine kurulmuş.
Türk ve dünya tarihinden izler taşıyan 76 bin eserin yer aldığı müzede, Osmanlı devlet ve likayat nişanları, sultanların özel eşyaları, savaş aletleri, savunma gereçleri ve özel tasarım takılar gibi geniş bir yelpaze var.
Orijinalleri dünyaca ünlü müzelerde sergilenen 16. – 18. yüzyıla ait Avrupa porselenleri, Kütahya çinileri, Dolmabahçe ve Topkapı Sarayı porselenleri ile çini panoları müzenin yapı taşları. Antik çağlara ait objeler, mutfak eşyaları, klasik otomobil ve motosikletler, geçmişten bu yana kahve kültürünü anlatan öğeler, yöresel kıyafetler, aksesuarlar koleksiyonun parçaları arasında. Ayrıca Kütahyalı ünlü ressamların tablolarını da görebilirsiniz.
DAHASI VAR!
Şehrin mutlaka görülmesi gereken zenginlikleri için Kütahya’nın Yıldızları yazıma göz atmayı unutmayın!