21 Mar KURTULUŞ
Kayıp Panayır
Renksiz ve yoğun yapılaşmadan fazlasıyla nasibini almış bu semt, zarif Nişantaşı ile kabadayı Kasımpaşa arasına sıkışmış, her iki kültürden de nasibini almış bir yerleşim. Rum ve Ermeni nüfusun bir zamanlar çoğunlukta olduğu Kurtuluş, eski İstanbul’u tanımanızı sağlayacak ve çok özlemenize neden olacak.
Her köşesinde eskiye, eski değerlere özlem dolu hikayelerle kaşılaşacağınız semt, farklı kültürleri birleştirerek de büyük hizmet vermiş. Bazı eski binaların, yapılaşmanın tüm dayatmalarına karşın korunabildiği Kurtuluş ’ta mezarlıklardaki mimari ve sanatsal özellikler, o döneme ait birçok ipucu veriyor bizlere.
Tatavla (San Dimitri olarak da bilinir), 16. yüzyılda, aslında tepeden aşağı doğru inen eski bir dere yatağı ve onu çevreleyen diğer tepecikler üzerine kurulmuş. Vadiye bakan bu köyü ve Tarlabaşı’nı ise vadiden geçen dere ayırırmış. Bu civarda Kurtuluş iskana açılan ilk bölge olma özelliğine sahip; Buraya ilk önce Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1520-1566), Barbaros Hayrettin Paşa’nın Ege ve Akdeniz adalarından daha çok da Sakız Adası’ndan tersanelerde çalıştırmak üzere getirttiği 10.000 kadar Rum esir yerleştirilmiş. “Tersaneliler” olarak adlandırılan bu esirler, ilerleyen zamanda tulumbacılık ve ayyakkabıcılıkta da çok maharetli olduklarını kanıtlamışlar.
Rumca “beygir ahırı” anlamına gelen ve Türkçe’de de kullanılan TaTavla adını verdikleri ve bir zamanlar otlak olan arazide yerleşimlerini kuran tersaneliler, köyün merkezinde 1535 yılında Aziz Demetrus Kilisesi’ni inşa etmişler. 1793 yılında, padişah burada sadece Rumların yaşayacağını duyursa da, 1802 yılında İngiliz Hükümeti ve Osmanlı İmparatorluğu arasında yapılan ticareti geliştirme anlaşması kapsamında İstanbul’a gelen İngilizler ve aileleri de Tatavla’ya yerleştirilmiş.
Yerleşim, Fener’in 1821’de yağmalanmasından sonra hızla büyümüş. Şarap evleri, genelevler ve hatta günümüzde de Tarlabaşı’nda rastlayabileceğiniz travesti dansçılarıyla Bakla Hurani Panayırı için gürültülü ve coşkulu bir ortam oluşmuş zamanla.
Bugün beton yığınına dönmüş caddeleri görünce, 19. yüzyıldaki Aya Giorgios ve Aya Athanasios kiliseleri erafına konuşlanmış iki katlı evlerden oluşan bir semt tablosunu gözümüzde canlandırmak bir hayli zor. 20. yüzyılın ilk yarısındaki patlamaların ciddi hasara neden olduğu ve evlerin çoğunun yangından yıkıldığı Tatavla’ya belki de bu yüzden daha sonraları Kurtuluş adı verilmiş.
Günümüz Kurtuluş ’unda hala Rum, Ermeni cemaatleri yaşamakta; Ermenilerin Agos ve Musevilerin Şalom gazetelerinin büroları da bu semtte. Pangaltı civarında birkaç 19. yüzyıl köşkü kalmış olmasına rağmen bölgede eskiyi hatırlatan özellikleri taşıyan mimari yapılar maalesef pek kalmamış geriye. Kurtuluş’un bağlı olduğu Şişli ilçesinin adını bir zamanlar burada yaşayan ve “şiş” yapan bir aileden aldığı söylenir.
Bakla Hurani Panayırı
Yunan geleneklerine göre, eskiden, Paskalya Yortusu’ndan önceki büyük perhiz döneminin ilk pazartesi günü yapılan Bakla Hurani Panayırı’nda, isminden de anlaşılacağı gibi, ağırlıklı olarak bakladan yapılmış çeşitli yiyecekler tüketilirmiş.
Kilisenin ve Aya Elefterios Mezarlığı’nın önünden başlayan panayırın belki de en garip kısmı, “Amazonlar Geçidi” denilen İstanbul’daki bütün fahişelerin kadife kıyafetler içinde at üstünde yaptıkları geçitmiş. İçkinin bol tüketildiği panayır, pek de hoş olmayan şöhretinden ötürü en son 1943 yılında düzenlenmiş. Katılımcı sayısının 20 civarlarına düştüğü son panayırı günümüzde canlandırmak isteyenler, panayırın artık daha az riskli bir şekilde yapılmasını tercih ediyorlar.
Kiliseler
Bugünkü Kurtuluş Meydanı’nın sonunda yer alan Aya Dimitri Kilisesi, hikayeye göre, kilisesinin camiye çevrilmesinden sonra, içindeki ikonanın alınıp tepedeki kiliseye taşınması ve o kiliseye Aya Dimitri adının verilmesiyle hizmete başlamış. İlk inşa tarihinin 16. yüzyıla dayandığı sanılan kilisenin bugün gördüğümüz hali, 1726, 1855 ve 1798 yıllarında yapılan tadilat ve eklemelerle oluşmuş. Rum Ortodoks mezarlığının içideki Aya Elefterios Kilisesi, 1855 yılında mezarlıktaki cenaze törenleri için inşa edilmiş. Şu anda harap durumdaki kilise, yasaklayan kanunlar ortadan kalktıktan sonra kubbeli olarak yapılan ilk kilise olmuş.
Atatürk Müzesi
Halaskargazi Caddesi üzerindeki pembe renkli üç katlı binada bulunan müzede (pazar ve pazartesi günleri kapalı), Mustafa Kemal Atatürk annesi ve kız kardeşiyle birlikte Aralık 1918’den Mayıs 1919’a kadar yaşamış. Özel eşyaları, fotoğrafları ve birkaç tablosunun olduğu müzede etiketlerin sadece Türkçe yazılmasından ötürü turistlerin pek bir şey anlaması olanak dışı ve ne yazık ki ziyaretçiler ayakkabılarının üstüne galoş geçirmeleri konusunda uyarılmadıkları için herkes etrafta kendi ayakkabısıyla dolaşıyor.
Dört kilometre uzunluğundaki Halaskârgazi caddesi, Harbiye’den Şişli’ye kadar uzanır ve adını (Halaskâr = kurtarıcı) Atatürk’ten alır. Günümüze ulaşmayı başarmış birkaç 19. yüzyıl binası ise cadde boyunca yapacağınız yürüyüşünüze renk katacak. Gazeteci Hrant Dink 2007 yılında bu caddede öldürülmüştü.
Feriköy Mezarlıkları
Abide-i Hürriyet Caddesi’ndeki Protestan mezarlığı İngilteredekileri andırsa da burada daha çok Alman, Fransız, Macar, İsveçli, Norveçli ve Amerikalılar gömülü. Burada, tarihi 19. yüzyıla kadar kalma, üzerinde farklı ırktan evliliklerin, mülteci statülerinin, kolera, boğulma gibi ölüm sebeplerinin yazılı olduğu mezar taşları görenlere ilginç geliyor. Burası aynı zamanda Ortadoğu’yu çok seven, cesur kadın araştırmacı Amerikalı antropolojist Josephine Powell’ın da (1919-2007) gömüldüğü yer. Papatya ve kuş sesleri arasında John Freely ile beraber şehir hakkında yeni ufuklar açan kitaplardan biri olan “İstanbul’da gezinme” yi yazan Hilary Sumner-Boyd’dan çok da uzakta yatmıyor.
Caddeyi geçtiğinizde aile türbelerinin yer aldığı süslü Katolik mezarlığını göreceksiniz.
Mecidiyeköy
Feriköy mezarlıklarının kuzeyinde Mecidiyeköy semti, özellikle futbol sevdalılarının, Cevahir ve Profilo alışveriş merkezleri ile de her türlü alışveriş severlerin ve bilgisayar ekipmanı arayanların ilgi alanıdır.
ALIŞVERİŞ
Cevahir, açıldığı 2005 senesinde Avrupa’daki en büyük alışveriş merkeziydi. Hemen yakınındaki, daha küçük ve orta direğe yönelik Profilo Alışveriş merkezi ilginizi çekebilir.
NASIL GİDİLİR?
Osmanbey ve Şişli/Mecidiyeköy’deki metro istasyonlarından faydalanabilirsiniz. Taksim Meydanından kalkan çok sayıda otobüs Halaskargazi caddesinden geçiyor.
NE YAPILIR?
Galatasaray’ın yeni stadı Aslantepe’ye taşınmadan Ali Sami Yen’de bir futbol maçı izleyin.
Sayılarla Galatasaray
- Türkiye’nin ilk futbol takımı olarak 1905’de kuruldu.
- Önemli bir Avrupa kupasını kazanan ilk ve tek Türk futbol takımı 2000’de UEFA kupasını kazandı.
- 9 kez cumhurbaşkanlığı kupasını kazandı.
- Şampiyonlar liginde 10 kez yarıştı.
- 14 kez Türkiye kupasını kazandı.
- Avrupa kupasında 35 gol attı.