KAHRAMANMARAŞ

Torosların sonunda, tarih boyunca yapılan seferlerin yolunda, her yanı dağlalarla çevrili bir şehir kahramanlar şehri Kahramanmaraş. Dilerseniz kayak yapabileceğiniz, dilerseniz Hollanda ve İngiltere’nin endemik bitkilerinden fazla çeşitliliği olan yaylalarında yeniden doğacağınız, dilerseniz meşhur kaplıcalarında şifa bulacağınız bir şehir.

Hititler’e Uzanan Tarih

Geçmişi tarih öncesi dönemlere, 14-16 bin yıl öncesine kadar gidiyor bu toprakların. İlk medeniyet ise yaklaşık 3200 yıl öncesinde Hititlere ait. Gurgumlar’a, Asurlar’a, Medler’e, Persler’e ev sahipliği yapmış; Büyük İskender zamanında Makedonya İmparatorluğu hâkimiyetine geçmiş. Şehrin kendisi gibi isminin de tarihi eskilere, çok eskilere kadar gidiyor. MÖ 9. yüzyılda Gurgum Krallığı’nın başkentiyken adı Markas’mış.  Bizans kaynaklarında ise Germenicia ve Marasion isimleri geçiyor. Roma’nın egemenliği zamanında ismi Germenicia olmuş, çünkü o dönemin imparatoru Germanicus’a ithaf edilmiş şehir. Hem önemli şehirlere yakın hem ticaret yolu üzerinde bir yermiş Germenicia.

Halid Bin Velid’den Osmanlı’ya

Uzun bir dönem Hristiyan devleti olarak yönetilmiş şehir; ta ki 6. yüzyıla kadar. Amansız  Arap akınları sonunda Halid Bin Velid 637 yılında Maraş’ı fethetmiş ve İslamiyet  gelmiş.

Zaman ilerlemiş, büyük bir akınla Selçuklular fethetmiş şehri 1086’da. 1114’de büyük bir deprem atlatmış. Selçuklular sonrasında İlhanlı ve Memlük egemenliklerine girmiş. Sonra da Dulkadiroğlu Hanedanlığı’na katılmış. Dulkadiroğlu Beyliği şehrin tarihi için çok önemli olmuş. Günümüze kadar gelen Ulu Camii, Hatuniye Camii, Taş Medrese ve Türbe, Tarihi Ticaret Alanları, Kâtip Han, Taş Köprü gibi birçok yapı Dulkadiroğlu Beyliği’nden miras… 1515 yılında Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı topraklarına katılmış. Ama Osmanlı’nın idari merkezlerinden uzak olduğu için isyanlar baş göstermiş zaman zaman.

Kurtuluş Savaşı Kahramanı

1.Dünya Savaşı’nda önce İngilizler sonra da Fransızlar tarafından işgal edilmiş şehir. Ama “Maraş bize mezar olmadan düşmana gülizar olmaz!” diyerek bağımsızlık yoluna canlarını koymuşlar. 12 Şubat 1920’de bağımsızlığını tekrar kazanıp, Kurtuluş Savaşı’nda kendini kurtaran ilk şehir olmuş.

1925’ de TBMM tarafından “Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası’’ ile 1973’te ise “Kahramanlık” ünvanı ile şereflendirilmiş şehir ve adı “Kahramanmaraş” olarak değişmiş.

Ulu Cami

Ulu Cami, Dulkadiroğulları Beyliği hükümdarı Süleyman Bey zamanında inşa edilmiş. Girişteki kitabeye göre, Dulkadirli Süleyman Bey’in oğlu Alaüddevle Bey tarafından  1496’da kapsamlı bir restorasyondan geçmiş.  Ayrıca bir imarethane, Taş Medrese, Mescit ve Büyük Bağdat Han’ı da yaptırmış Alaüddevle Bey.

Yedi Güzel Adam Müzesi

1882 senesinde Amerikan misyonerleri tarafından Amerikan kız koleji olarak inşa edilmiş bir binaya kurulmuş müze. Aslında üç ayrı binaymış ilk inşa edildiğinde. Günümüzde sadece iki yapısı ayakta kalmış. Cumhuriyetin ilanından sonra 1933’de Kahramanmaraş’ın ilk eğitim kurumu olarak yeniden okul olarak hizmete girmiş. 1945-1965 arasında Maraş Lisesi olmuş. Sonrasında bir dizi restorasyon ve onarım geçirerek hem kütüphane hem de Yedi Güzel Adam Müzesi olarak şehre kazandırılmış. Müzede şehrin yetiştirdiği pek çok ünlü edebiyatçı, şair ve ozanın izlerini görmek mümkün.

Başkonuş Yaylası

Yüzlerce endemik bitkinin, göçmen kuşlar misafirhanesinin orta yerinde muhteşem güzelliği ile Başkonuş Yaylası var. İsviçre’den, Norveç’ten farkı yok! 1987 yılında geyik üretme istasyonu olarak kurulmuş; yıllar sonra geyikler doğaya bırakılmış. Çevrede çoğalan geyiklerin sayısı günümüzde 250-300’e kadar ulaşmış. 2011 yılından itibaren özel işletme statüsüne girmiş. Yaylanın giriş kısmı mesire alanı. Kır Lokantası, Bungalov Orman Evleri, çadır kamp alanı, karavan kamp alanı, piknik alanları, spor alanları, çocuk oyun alanları, ATV, binicilik, kızak gibi aktivite alanları, özgür hayvan bahçesi ve yürüyüş yolları bulunuyor. 1325 metre rakımda konaklama tesisi var. Ağaç çeşitliliği sayesinde oluşan oksijene, Akdeniz’den gelen nemli havanın karışmasıyla bağışıklık sistemini güçlendiren sağlıklı bir ortam oluşuyor.

Yeşilgöz Gölü

Doğanın içinde bir başka olağanüstü güzellik de Yeşilgöz Gölü. 20 metre derinlikteki bir obruktan çıkıp Tekir Deresi ile birleşiyor. Suyu bazen yeşil, bazen turkuaz, bazen de mavi. Bu muhteşem renklerin sebebi için güneş ışınlarının bir oyunu diyen de var, suyun derinliği ve ağaçların yansımasından diyen de…