29 Tem FAS
BİRAZ BATI ÇOKÇA DOĞU: EGZOTİK ÜLKE FAS
Afrika, Arap, Berberi ve Avrupa kültürlerinin harmanlandığı, Batı’dan birazcık çalmış ama Doğulu kalmış insanların yaşadığı bir ülke Fas. Bir yandan bembeyaz zirvelere ev sahipliği yapan, kayak pistleriyle süslenmiş Atlas Dağları, diğer taraftan gizemiyle büyüleyen ve büyüklüğüyle insanda hiçlik duygusu yaratan Sahra Çölü, tezatlar diyarında olduğunuzun habercileri gibi. Roma dönemi kalıntıları ve Berberi kaleleri ise sürprizlerden bazıları…
Osmanlılar’ın Afrika’da ulaşamadıkları tek ülke olan Fas, Marakeş, Fez ve Meknes gibi dünyanın en iyi korunmuş ortaçağ şehirleri ve İslamiyet’in görkemli eserleriyle bezenmiş yerleşim birimleriyle ziyaretçilerini hayal kırıklığına uğratmayan, egzotik bir diyar. Akdeniz ve Atlas Okyanusu’na sahili olan bu ülkede plajlarda güneşin tadını çıkarabilir, çöl safarileri ve dağ köyleri gezilerinde görüntüleri hafızalarınıza ve kameralarınıza kaydedebilirsiniz…
Fas’ın bilinen ilk halkı olan Berberiler şu anda ülke nüfusunun yarısını oluşturuyorlar, diğer yarı ise Araplara ait. Konuştukları farklı diyalektlere göre üç gruba ayrılan Berberiler, asırlar önce Ortadoğu kökenli Fenikeliler’le ticari işbirliği yapmışlar. Egemenliği altında yaşadıkları Kartaca, Roma, Hıristiyan ve İslam uygarlıklarından büyük ölçüde etkilenmişler. Daha ziyade dağlık alanlar ile çöllerde yaşayan Berberiler şehirleşmenin etkisiyle Araplar’la karışmış ve iki grup arasındaki belirgin farklılıklar azalmış.
1912’de Fransızlar’ın egemenliğine giren Fas, 1956’da tekrar bağımsızlığına kavuşmuş. Anayasal monarşiyle idare edilen ülkede, Kral ‘Müminlerin Amiri’ olarak adlandırılıyor ve ekonomi dahil bütün gücü elinde bulunduruyor. Bizim güvece benzeyen ‘Tajine’ nin, kuskusun ve güvercinden yapılan dürüm ‘Pastilla’nın milli yemekler olduğu bu memlekette, UNESCO tarafından dünya kültürel mirası listesine alınan Eski Fez, Marakeş, Meknes ve Volubilis antik kenti dahil olmak üzere görülecek çok sayıda yer var.
Yüksek Atlas Dağları’nın bulunduğu bölgeye, Zagora’ya giderken palmiye ormanlarıyla dolu olan yol görsel bir şölen. 2260 metre yüksekliğindeki Tizin Tichka geçidi insanı büyülüyor. Zagora’daki ‘Timbuktu 52 gün’ levhası ise eski zamanda kervanların çölü kaç günde geçtiklerini gösteriyor.
Yolunuz Quarzazate’ye uzanırsa Gladyatör, Arabistanlı Lawrence ve Çölde Çay filmlerinin çekildiği bu eşsiz yeri görün ve Chez Dimitri’de yemek yiyin. Bu arada ‘Peki Casablanca’ya ne oldu?’ diye soracak olursanız, tavsiyem onu filmlerde bırakmanız. Adı Beyaz Ev anlamına gelen Arapça’da ise Dar ül Beyza olarak geçen bu şehir Mekke’den sonra dünyanın ikinci en büyük camiinin (Kral Hasan) bulunduğu yer. Humprey Bogart’ın filminin ünlü şarkısı kulaklarımda yankılanırken, Fest Travel’ın Fas programını da yapan Faruk Pekin’in bir cümlesi takılıyor aklıma: ‘Fas’ın renkleri kelimelere dökülemez, sadece tuvallere yansıtılabilir.’