21 Mar ERZURUM
DADAŞLARIN ŞEHRİNDE TARİH VE LEZZET TURU
Erzurum, kış aylarının popüler rotaları arasında. Özellikle son yıllarda ev sahipliği yaptığı uluslararası spor organizasyonları ile yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası oluyor. Eğer yolunuz Erzurum’a düşerse, sadece Palandöken ile sınırlamayın kendinizi. İlhanlı, Selçuklu ve Osmanlı devletlerinden kalma mimari mirasları görmeyi, şehirden biraz uzaklaşmayı göze alarak Tortum Gölü’nün muhteşem manzarasına şahitlik etmeyi, Milli Mücadele ruhuna dokunacağınız Atatürk Evi ve Erzurum Kongresi Müzesi’ni ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. Ve tabii ki kendine özgü birçok lezzete sahip Erzurum mutfağının yemekleriyle damaklarınızı şenlendirin.
Üç Kümbetler
Üç Kümbetler, Erzurum’daki en önemli tarihi yapılar arasında. Sekiz köşeli plan üzerine oturtulan ilk kümbetin, Saltuklu Devleti’nin kurucusu Emir Saltuk’a ait olduğu düşünülüyor. Diğer iki kümbeti kimlerin yaptırdığı bilinmiyor. Hepsi kesme taşlardan yapılan kümbetler, benzer diğer Türk-İslam yapılarından, kullanılan malzemelerin niteliği ve süslemeleri ile ayrılıyor. Kümbetlerin birinin üzerinde Çin takvim hayvanları desenleri yer alıyor.
Hatuniye Medresesi
Erzurum’un simgelerinden olan Hatuniye Medresesi, özellikle muhteşem taç kapısı ile ilgi odağı. Dakikalarca bakıp, sanatsal işçiliğini zevkle inceleyebilirsiniz. Taç kapının sağında ve solunda dört kabartma var; sağdaki çift başlı kartala özellikle dikkat edin. Medresenin 1. Alaaddin Keykubat’ın kızı Huvand Hatun için yaptırıldığı adını da buradan aldığı düşünülüyor. Ama 1285-1290 yılları arasında İlhanlılar tarafından yaptırıldığını söyleyen araştırmacılar da var.
Erzurum Kongresi
Erzurum’un Milli Mücadele tarihi açısından önemi büyük. Ama ne yazık ki Milli Mücadele tarihimizin başlangıç adımlarından olan ve “Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz” kararının alındığı kongre binasının orijinali bugüne ulaşamamış. Şehre gittiğinizde bir tarihe saygı ziyareti yapmayı planlıyorsanız, beklentilerinizi bunu bilerek şekillendirin. Binanın orijinal hali 1925’te büyük bir yangın atlatmış ve tüm ahşap bölümleri yanmış. Daha sonra geçirdiği onarımla Yapı Sanat Mektebi olarak hizmete girmiş; ardından da Güzel Sanatlar Lisesi’ne dönüştürülmüş. Lisenin giriş katında yer alan temsili Kongre Müzesi ziyarete edilebiliyor; içinde delegelerin fotoğrafları, biyografileri, oturdukları sıralar gibi çeşitli eşyalar var.
Atatürk Evi
Erzurum’da Atatürk’ün 2 ay boyunca kaldığı ve bugün müzeye dönüştürülen evi görülecekler listenize alın. Erzurum Kongresi çalışmalarının sürdürüldüğü evde Atatürk ve arkadaşları 2 ay yaşamış. 19. yüzyıl sonlarında konak olarak inşa edilen ve bir dönem Alman Konsolosluğu olarak da kullanılan ev, 1984’ten bu yana müze olarak hizmet veriyor.
Erzurum Kalesi
Eğer kale tipi yapılara meraklıysanız, Erzurum’da iki adresiniz olacak. İlki şehri kuşbakışı izleyebileceğiniz ve Palandöken’e bir selam yollayabileceğiniz Erzurum Kalesi. Yapım tarihi kesin olarak bilinmese de M.S. 5. yüzyıldan günümüze ulaştığı öngörülüyor. 11. yüzyılda Türklerin eline geçmiş. Kalenin ziyaretçilerine iki sürprizi var; Erzurum’daki ilk Türk-İslam eserlerinden olan Saltukoğulları dönemine ait Kale Mescidi’ni ve ona ek minare olarak yaptırılan Saat Kulesi’ni de görebilirsiniz. Diğer adresiniz ise Urartu’dan Pers’e, Roma’dan Selçuklu’ya kadar uzanan geniş bir yelpazede 14 ayrı devletin kullandığı İspir Kalesi olsun.
Yakutiye Medresesi
1994 yılından bu yana İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılan Yakutiye Medresesi, İlhanlılardan kalan nadir eserler arasında. 1310’a tarihlenen medrese, İlhanlı Hükümdarı Sultan Olcayto zamanında Gazanhan ve Bulgan Hatun adına yaptırılmış.
Palandöken
Aslında Erzurum denince akla gelen ilk şey kış turizmi ve Palandöken. Şehrin doğası ve iklimi, kış turizminin doğal yıldızı olması için gerekli zemini sağlıyor. Sadece Türkiye için değil uluslararası arenada da kış turizminin yükselen değerlerinden olan Palandöken, dünyanın en uzun ve en dik pistlerine sahip.
Çobandede Köprüsü
Erzurum – Kars karayolu üzerinde muhteşem bir köprü yer alıyor. Tam Bingöl Çayı ile Hasankale Çayı’nın birleşme noktasına inşa edilmiş. 1297’den günümüze ulaşan köprüyü, İlhanlı Hükümdarı Gazan Han’ın veziri Çoban Salduz yaptırmış; adı da buradan yadigar Çobandede Köprüsü olmuş. Aslında 7 gözlü ve 200 metre uzunluğundaymış ve ama bugün 130 metresi ve 6 kemer gözü ayakta. Üzerinde Selçuklu motifleriyle yapılan süslemelerin yer aldığı köprüye yapacağınız ziyareti gün batımı saatlerine denk getirirseniz, harika fotoğraflar çekersiniz.
Tortum Gölü
Tortum Gölü ve Şelalesi, Erzurum’un sakladığı doğa harikaları. Sakladığı diyorum çünkü eğer görmek isterseniz, merkezden 120 kilometre yol kat etmeyi göze almanız gerek. Ama gittiğinize değecek, özellikle de ilkbahar aylarındaysanız. Etrafı saran yemyeşil manzara da gölün sonunda karşınıza çıkacak 48 metreden aşağı dökülen Tortum Şelalesi’nin güzelliği de doyumsuz.
Kaplıca Turizmi
Erzurum’un çok öne çıkmayan yanı kaplıcaları. Aslında sağlık turizmi için önemli bir potansiyele sahip. Özellikle Pasinler, Ilıca ve Köprüköy ilçelerindeki kaplıcalar ilgi çekiyor. Başta romatizma ve sindirim sistemi hastalıkları olmak üzere birçok hastalığın şifasını arayanların tercihi. Üstelik sadece doğal suyundan değil şifalı bulunan çamurundan da faydalanılıyor.
Ne Yemeli?
- Erzurum’un en meşhur lezzeti cağ kebabı. Kuzu etiyle hazırlanan kebabın alametifarikası bir gün içinde bekletildiği özel terbiyesi. Diğer kebapların aksine yatay olarak pişirilme biçimi ve bu kebaba özel küçük şişlerde yapılan sunumu da ayrıca önemli.
- Kadayıf dolması Erzurum mutfağının özgün lezzetleri arasında. Kadayıfın ceviz ve şekerle dolma gibi hazırlanıp kızartıldığı tatlının müdavimi çok.
- Den çorbası, kesme çorbası, çiriş, şalgam dolması, yumurta pilavı da Erzurum mutfağının özgün yemekleri arasında.
Erzurum Kültüründen İpuçları
- TESPİH kullanmayı çok seviyorlar ve oltu taşından yapılma olanları kullanıyorlar. Oltu taşı, adını aldığı ilçeden çıkarılan değerli bir taş. Aynı taşın yüzük, kolye gibi farklı aksesuarlara dönüşmüş hallerini de şehirde bulmak mümkün.
- En eski Türk oyunlarından olan ve at üzerinde oynanan CİRİT, Erzurum’da hala yaşatılan bir gelenek.
- ÇAY Erzurumlular için vazgeçilmez; kıtlama dedikleri kendine has bir içme biçimleri var. Yöreye özgü kesme şeker daha büyük parçalar halinde, kar gibi ve biraz daha sert bir yapıya sahip. Şekeri çaya atmak yerine küçük bir parçayı ısırıp ağızda eriterek çayı üzerine içiyorlar.
- Erzurum’un yerel halk oyununa BAR adı veriliyor. Erkek barları ve kadın barlarının figürleri ayrı; oyun kendi içinde birçok parçaya ayrılıyor. Figürlerin ağırbaşlılığı ve dürüstlüğü temsil ettiği söyleniyor.
- Birbirlerine “DADAŞ” diye hitap etmeyi seviyorlar. Kelime; “erkek kardeş, yiğit, delikanlı” anlamlarına geliyor. Aslında bar oynayan erkeklere verilen isimken, zamanla tüm Erzurumlular için geçerli bir hitap sözcüğü olmuş.