21 Mar ADANA
BEREKETLİ TOPRAKLAR ÜZERİNDE
Ya kebabıyla ya ilginç insanlık halleriyle günlük yaşamın parçası olur. Sinemada, beyaz camda, edebiyatta sık sık adı geçer; Türkiye’ye kazandırdığı birbirinden değerli sayısız isimle bir kültür-sanat fabrikası rolünü üstlenir. İlk iki cümleyi okuduğunuzda nereden bahsettiğimi zaten anladınız: Adana. Şehir her ne kadar gastronomi turizmiyle öne çıksa da gittiğinizde kebapçılar dışında da ziyaret edeceğiniz çok şey var. Ben içlerinden 10 adımı seçtim ama daha çok detay merak edenler genişletilmiş halini Instagram hesabımdaki (@saffetemretonguc) “Adana keşfi paylaşım dizisi”nden takip edebilir.
Bakırcılar Çarşısı
Önce 19. yüzyıl yapısı simge bir saat kulesi göreceksiniz ardından sıra sıra dizilmiş küçük dükkanlar karşılayacak sizi. Geleneksel el sanatlarını yaşatan ve geçirdiği restorasyon sayesinde keyifle gezilebilen Bakırcılar Çarşısı, aslında ilk bakışta gezmek için pek cazip gelmeyebilir. Çünkü etraf bakır işleri, bıçak ve türevleri, yemeniler, ahşap ürünler gibi özellikle büyük şehirlerde ölmeye yüz tutan zanaatların temsilcileriyle dolu. Ama kendine özgü albenisi de çabucak farkedilen bir gerçek. Dev boyutlarda çorba kazanlarının üretimini, demirlerin dövülmesini ya da gelin çeyizleri için üretilen oyma ahşap sandıkların yapılışını izlemenin nostaljik bir keyfi var. Çarşıda tatlıcılar, helva-şekerleme üretim ve satış yerleri ile kebapçılar da yer alıyor. Helva üretimine şahit olabilir, sıcak tahinin tatlı kokusunu çarşının birçok yerinden alabilirsiniz.
Atatürk Müzesi
Seyhan Nehri’nin kenarına dizilmiş eski Osmanlı evleri birer birer restore ediliyor ve farklı amaçlarla kullanıma açılıyor. Onlardan biri de 1923-25 arasında birçok kez Atatürk’ü ağırlayan Suphi Paşa Konağı. Müzeye dönüştürülen evde Atatürk’ün balmumu heykelini, Adana ziyaretleri esnasında kullandığı eşyaları, dönemin gazetelerinden örnekleri, madalyaları görebilirsiniz.
Ulu Cami
Yapımı 28 yıl süren ve 1541 yılında ibadete açılan Ulu Cami, geleneksel Türk eserlerine pek benzemeyen özellikleriyle olağanüstü bir yapı. Selçuklu ve Osmanlı mimari detayları, Memluk burguları ve bir parça da Roma mimari özellikleri ile birleştirilerek Türkiye’de eşi benzeri olmayan bir yapı ortaya çıkarılmış. Muhteşem oymalarla süslenmiş minareleri ve siyah beyaz çizgileriyle avluya açılan kapı, caminin dışındaki en çarpıcı özellikleri. İçeride ise duvarları süsleyen İznik çinileri ve enfes vitraylı pencereleri ziyaretçilerin hafızalarında unutulmaz hatıralar bırakıyor.
Sabancı Camii
19. yüzyıldan günümüze Türkiye’de yapılan en güzel camilerden biri Seyhan kıyısındaki Sabancı Camii. Yapımına 1988’de başlanmış ama mali yetersizlikler nedeniyle inşaat devam edemeyince devreye merhum işadamı Sakıp Sabancı girerek gerekli fonu sağlamış. Sultanahmet Camii’ndeki gibi 6 minaresi var. Belki tarihi camilerin barındırdığı muhteşem işçiliğe ve eski taşların sağladığı romantik akustiğe sahip değil ama kesinlikle çarpıcı bir mimarisi var. Adımınızı attığınız andan itibaren etrafınızı saran vitraylar, beyaz mavi çiniler ve başınızın üstünde yükselen görkemli kubbeden büyülenmemek mümkün değil. Caminin Seyhan Nehri ile birleşen çevre düzenlemesi de civarın çehresini tamamen değiştirmiş.
Seyhan ve Taş Köprü
Seyhan Nehri’nin şehrin içinde süzülüşü Adana’ya sudan gelen güzelliği armağan ediyor. Üzerinde yer alan Roma döneminden yadigar taş köprü ise tarihten gelen estetik bir dokunuş. Adana ’nın simgesi olan köprü, Seyhan nehrinin iki yakasını bağlıyor asırlardır. Halen kullanılabilen dünyanın en eski köprüsü! İmparator Hadrian tarafından yaptırılan, İmparator Jüstinyen tarafından büyük bir onarımdan geçirilen köprü, 310 metre uzunluğa sahip. İlk yapıldığında 21 kemeri varmış; bugünse 14’ü ayakta çünkü 7’si nehrin ıslah çalışmalarının kurbanı olmuş.
Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi
1924 yılında kurulan müzede, Adana ve çevresinde bulunan tarihi eserler sergileniyor. İçlerinden biri ise tam bir başyapıt; Tarsus’ta bulunan ve Truva Savaşı’ndan bazı sahneleri olağanüstü güzellikteki kabartmalarla betimleyen lahit. Roma dönemine ait çeşitli sarkofajlar, farklı aşiretlere ait madeni paralar ve devasa boyutlarda taş depolama kapları da görecekleriniz arasında.
Misis Antik Kenti
Kentte bulunan 4. yüzyıla ait bazilika tarzındaki bir tapınağın küp şeklinde küçük rengarenk taşlarla yapılmış yer mozaiği, sanat tarihçilerin gözbebeği. Mozaiğin tam ortasında bir masa şeklinde yapılmış kümes, etrafında Nuh Peygamber’in tufanda gemisine aldığı 23 kuş ve kümes hayvanı ile onların etrafında diğer hayvanların yer aldığı betimlemeler var. Bu müthiş buluntu Misis Mozaik Müzesinde sergileniyor. Antik kent; surları, su kanalları, hamam kalıntıları, dokuz gözlü Taşköprüsü, Selçuklu’dan günümüze kalan tek kubbeli mescidi ve Havraniye Kervansarayı nedeniyle de tarih meraklılarının ilgisini fazlasıyla çekiyor. Lokman Hekim’in ölümsüzlük ilacını buradaki köprüden geçerken düşürdüğü efsanesi ise hala anlatılıyor.
Bebekli Kilise
19. yüzyıl sonlarında inşa edilen St. Paul Kilisesi’nin tepesinde devasa bir Meryem Ana heykeli yer alıyor. 2,5 metrelik bu heykeli bebeğe benzeten halk zamanla buraya Bebekli Kilise adını takmış. Katolik kilisesi olarak yapılmasına rağmen Protestanların da ibadet edebildiği ve zamanla Adana ’nın simgelerinden biri haline gelmiş kilisede, Ramazan geldiğinde “11 ayın sultanı”nı kutlayan afişlerle karşılaşmak zarif bir hoşgörü kucaklaması…
Tekir Yaylası
Adana ’da yazı anlatmak için çok sıcak kelimesi bile yetersiz kalır! Şehrin yazları el ayak çekilmiş görüntüsünün ardında, kurtarıcı vazifesini üstlenen Tekir Yaylası’na kaçışlar yatıyor. Adanalılar mümkünse tüm yazı değilse de en azından hafta sonu tatillerini Tekir Yaylası’nın serin havasında geçiriyor. Sonbahar aylarında ise renkler tablo misali bir manzara oluşturuyor. Eğer bir pazar günü yaylaya çıkarsanız, köylülerin kurduğu yöresel çarşıdan alışveriş yapmayı ihmal etmeyin. Taze ekmeğin arasına helva koyup yeme geleneğini deneyin. Ve muhteşem doğanın beton yapılaşmadan fazlasıyla nasibini aldığını görüp üzülmeye önceden hazırlayın kendinizi.
Akyatan Kuş Cenneti
Türkiye’nin en büyük lagün gölüne ulaşacağınız doğa harikası alan için Adana ’dan 40 km uzaklaşmanız gerekecek. Hem kış aylarında İç Anadolu’da donan sulardan kaçan kuşların sığınağı olması hem de göç yolu üzerinde bulunması nedeniyle zengin bir kuş varlığına sahip. Aralarında nesli tükenmekte olan türlerin de bulunduğu 250 civarında kuş çeşidinin saptandığı Akyatan, birçok farklı bitki ve hayvan türünün de yuvası.