VANCOUVER

KANADA’NIN GURURU VANCOUVER

Kanada ’nın Britanya Kolombiyası Eyaleti’ndeki Vancouver dünyanın en gözde şehirlerinden. Her yıl “Yeryüzünde yaşanabilir şehirler” sıralamasında ilk sıralara yerleşiyor. Yağmuruyla Londra’yı, gökdelenleriyle New York’u hatırlatıyor. İşin ilginç yanı kentte yabancılık duygusunun yaşanmaması. Sokaklarda her dilden, ırktan insan dolaşıyor.

Şehir merkezinden yaklaşık 15 dakika uzaktaki Aberdeen, adeta küçük Japonya. Çin Mahallesi (Chinatown) ve Budist tapınağının olduğu bölge de kültürlerarası kaynaşma noktalarından. Güler yüzlü, tanımadığı halde size selam veren insanlar içinizi ısıtıyor, şehirdeki yaşam kalitesi gözlerinizi kamaştırıyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Washington Eyaleti’ndeki Seattle kentine çok yakın olması Vancouver’a gelen turistler için bir şans adeta. Aralarında sadece 200 kilometrelik mesafe olması bu kadar uzağa gelmişken Seattle’ı da görmek isteyenleri cesaretlendiriyor. Kimileri Alaska turları için Vancouver’ı başlangıç noktası olarak kullanıp özellikle gemi turlarıyla dünyanın bu ilginç coğrafyasına yolculuk yapıyor.

İlk Gelenler İspanyollar
Deniz kenarında olması, ticaret yollarıyla bağlantısı ve iklim özellikleri dikkate alındığında insanların binlerce yıldır yerleşmek için seçtikleri bir bölge burası. Arkeolojik çalışmalar, Fraser Nehri civarında, günümüzden yaklaşık 8 – 10 bin yıl öncesine ait yerleşimleri ortaya çıkarmış. Buraya ayak basan ilk Avrupalılar 1791’de gelen İspanyollar. Yine de şehre adını 1792’de karaya çıkan George Vancouver vermiş. Kaptan Vancouver gelmiş gelmesine de, Avrupa halkı 1800’lü yılların sonuna kadar bölgeye pek rağbet göstermemiş. Bu yüzden Vancouver oldukça genç bir şehir, 19’uncu yüzyılda kurulmuş ve ilk kurulduğunda da “Granville” adını almış. Bir süre “Gastown” ismiyle de anılan şehir bugünkü adına 1886’da kavuşmuş. Aynı yılın sayım sonuçlarına bakılırsa, nüfusu 2500 kişiymiş. Bugün ise iki milyonu aşıyor. 1887 şehir için adeta bir dönüm noktası olmuş. Tren yolu deniz taşımacılığıyla el ele verince Vancouver hızla gelişmeye başlamış. Kente ulaşan ilk trene saygıda kusur etmeyip müzede koruma altına almışlar. 1914 senesi ise şehrin tarihinde ayrı bir önem taşıyor. O yıl açılan Panama Kanalı sayesinde Vancouver Limanı daha da önem kazanmış.

Çevresindeki Doğa Kentten Daha Güzel
Vancouver’da her türlü zevke hitap edebilecek etkinlik bulmak mümkün. Eğer doğa sporlarından hoşlanıyorsanız tek yapmanız gereken deniz ya da dağ sporlarından birini seçmek. Öte yandan Vancouver’a gelenlerin hemfikir olduğu bir konu var: Kenti çevreleyen doğa şehrin kendisinden daha güzel. O yüzden ne yapın edin bu doğal güzelliklerin tadını çıkarmaya bakın. Başta Stanley Parkı olmak üzere şehrin parklarına gidin, plajlarında kendinizi şımartın. Kısaca yeşilin ve mavinin tadını çıkarın. Robson Caddesi alışveriş sevenler için ideal bir yer. Para harcamak istemiyorsanız bile zarif kafelerinde oturup hem dinlenin hem de şehrin insanlarını seyredin.

George Vancouver
İngiliz kraliyet donanması kaptanlarından George Vancouver adını şehre vermiş. 1757’de doğan denizci, kaptan Cook’un dünya turuna katılmış. 1791 – 1795 arasında Kuzey Amerika’da Alaska, Britanya Kolombiyası, Washington ve Oregon kıyılarını keşfetmesiyle ünlenmiş. Kaptan ayrıca Hawai’ye de keşif gezileri yapmış. Kanada’nın batı kıyılarını yanlışsız ve eksiksiz çizmeyi başaran George Vancouver, 1798’de ölmüş.

Capılano Suspensıon Park
Macera 1888’da bir İskoç’un Vancouver’a gelerek Capilano Nehri’nin iki yakasında arazi satın almasıyla başlamış. Zamanla üne kavuşan kanyon ve asma köprü, doğayı ve sporu sevenlerin uğrak yeri haline gelmiş. Şehre sadece 10 kilometrelik uzaklıktaki park, doğa aktiviteleri, alışveriş olanakları ve lezzetli yemekleri bir arada sunarak ailenin tüm bireylerini mutlu ediyor (www.capbridge.com).

Granvılle Adası
Ada dendiğine bakmayın siz, aslında yarımada. 1886’ya kadar şehrin tamamı Granville adını taşırken bu isim şimdilerde sadece bu bölgeye ait. Geçmişte bir sanayi bölgesi olan Granville günümüzde turizm ve alışveriş merkezi. Karayoluyla gidebileceğiniz gibi, deniz yolunu tercih edip kıyıların ve manzaranın keyfini de sürebilirsiniz. Hayatı güzelleştiren ince zevklere dair pek çok şey bulabileceğiniz Granville Adası ziyaretçilerine ilk tavsiye edeceğim “Halk Pazarı”nı (Public Market) görmeleri. Eğer “Ben pazarlara ülkemden alışkınım” diyorsanız hiç vakit kaybetmeden sanat etkinlikleri hakkında bilgi edinin, ilgi alanınıza göre bir etkinlik mutlaka bulacaksınız. Tekne turu ve sokak festivalleri seçenekleriniz arasında. Ve tabii ki alışveriş… Her zevke, her bütçeye göre bir şeyler bulabileceğiniz adada dolaşırken deniz kıyısındaki kafelerden birinde soluklanabilirsiniz.

Doktor Sen’in Klasik Çin Bahçesi
Çin dışında Ming Hanedanı’na ait bir tarzda yaratılmış tek bahçe. Çin Mahallesi’nde 1986’da açılmış. Çinlilere ait tüm bahçelerde olduğu gibi burada da aktarılmaya çalışılan bir felsefe var: Feng Shui ve Tao düşünceleriyle güzelliğe, huzura ve bilgeliğe selam gönderiliyor. Bahçede Çin çayı içmeyi unutmayın. Parka “modern Çin’in babası” olarak tanınan Dr. Sun Yat Sen’in adı verilmiş (Tel: 604 662 32 07).

Mınter Bahçeleri
Minter ailesi tarafından kurulan bahçe 1980’de açılmış. Yaklaşık 13 hektarlık alanda, farklı temaların işlendiği 12 bahçeden oluşuyor. Aralarında Japon ve Alp Dağları bahçeleri de var. Çocuk bahçesi ise 2008’de yapılmış. Minter Bahçeleri alışveriş ve yeme – içme imkanlarını sunduğu gibi Vancouver halkının düğün törenlerine de ev sahipliği yapıyor. Çiçeklerin ve renklerin dans ettiği kentte görmeye değer parklar bununla sınırlı değil. Butchard Bahçeleri, Bloedel Çiçek Bahçesi, Van Dusen Botanik Bahçesi listeye dahil edilecek güzellikte.

Telus Bilim Dünyası
Bilim ilgi alanınızdaysa tam size göre bir yerdesiniz. Kimi çalışmaların uygulamalı olarak gösterildiği Telus’ta bilim tarihi ile ilgili bilgilere ulaşma imkanı bulacaksınız. Eğer çocuklarınızla yolculuk yapıyorsanız hayatınızı kolaylaştıracak bir detay da düşünülmüş. Geleceğin bilim insanlarının can sıkıntısını önlemek için onlara özel bir bölüm ayrılmış (Tel: 604 443 74 40).

Burnaby Müze ve Eğlence Köyü
1972’de açılmış. 19’uncu yüzyıl sonundan 20’nci yüzyıl başındaki ilk çeyrek arasındaki zamanın bire bir yansıtıldığı bir eğlence köyü (www.burnabyvillagemuseum.ca).

Akvaryum
Kanada’nın ilk akvaryumu, Stanley Park’ta 1956 senesinde açılmış ve bugüne kadar 35 milyon kişi tarafından ziyaret edilmiş. Bugün ülkenin en büyük akvaryumu, 70 binden fazla deniz canlısını barındırmakla övünüyorlar. Balinalar, penguenler ve yunuslar gibi canlıların gösterileri dışında denizanalarının rengarenk ve ilginç dünyası ile de tanışıyorsunuz (Tel: 604 659 34 00; www.vanaqua.org).

Antropoloji Müzesi
Şehri ziyarete gelenlerin gözdelerinden biri. 1949’da kurulmuş. O tarihten bu yana sürekli gelişmiş. Koleksiyonunda 600 bin etnografik, arkeolojik obje var. Sergilenenlerin sadece bu ülkeye ait olduğunu düşünmeyin, dünyanın dört bir yanındaki kültürlerden esintiler bulmak mümkün. Birçok müzenin aksine burada çok iyi bir etiketleme düzeniyle karşılaşacaksınız. Dokunmatik ekranlardan bilgi aktarılıyor. (www.moa.ubc.ca)

Whıstler Kayak Merkezi
Şehre karayoluyla iki saatlik mesafede. Dünyanın en iyi off-road ve kayak merkezleri arasında. 2010 Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapması ününü artırmış. Ulusal tatil gününde gidecekseniz, sürpriz yaşamamak için rezervasyonunuzu önceden garantiye almanızı öneririm. Tatil planınızı yaparken konaklama ve yeme – içme bedellerinin yükseklerde dolaştığını aklınızın bir köşesinde bulundurun. Gitmek için kış aylarını beklemek zorunda değilsiniz. Bahar ve yazın doğa yürüyüşü, golf, bisiklet, rafting, bungee jumping gibi sporlar yapılıyor. Sıcaktan kaçıp gölünde serinleyebilirsiniz. Meraklıları için “Ayı gözlem turları” ayrı bir keyif. Sanat düşkünleri ve gece hayatını sevenlerin de unutulmadığını belirtmeliyim. Kanadalılar ilginç isimlerden hoşlanıyorlar, Whistler’a gelen yola da “Denizden gökyüzüne” adını vermişler.